Karantina - İkinci Perde : 22.Bölüm

655K 27.1K 18.9K
                                    

Merhabaaa^^
Yukarıdaki müziği açmayı ve oy vermeyi unutmayın :')


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


22.Bölüm : O Tetiği Ben Çektim.

*Hiçbir komutan tek başına savaşı kazanamazdı.*

---


"Çekilin lütfen, sizi dışarı alalım." Onur Zeynep'in yanı başından zorla gözleri onda kala kala ayrılırken Zeynep gözlerini Onur'dan ayırmadan öksürüyordu. Bir şeyler olacağını biliyordu. Ne olacağını bilmese de Onur'un başını çok büyük bir belaya sokacağını hissediyordu. Kalkmak, ona engel olmak istiyordu, ama öksürmekten başka hiçbir şey yapamıyordu. Göğsündeki acı normal miydi? Peki ya kalbindeki acı, bu normal miydi?

"Uyandı..." Onur'un titreyen alçak sesi için için bağırmanın dışarkı nasıl kısık yansıdığının özetiydi. Dışarı çıkar çıkmaz müjdeli haberi verdiğinde Burak ve Mert sevinçle Onur'a sarıldılar. Zeynep'in anne ve babası mutluluk gözyaşlarıyla camdan kızlarını izlerlerken Onur yüzündeki maskeyi çıkardı. Gözlerini yoğun bakımın camına çevirdiğinde gülüyordu Onur Zorlu, gözlerinden bir iki damla yaş aktı, ama gülüyordu...

"Yavrum! Yavrum uyandı!"

"Kızım, Allah'ım sana şükürler olsun!"

"Zeynep, bizi görüyor musun? Anneciğim...."

"Abi! Ben şu an bu haberi aldım ya şu saatten sonra bana hiçbir şey koymaz! Şu kız bir hastaneden çıksın kutlama yapacağız kutlama!" Burak keyifle konuşurken Mert Zeynep'in anne ve babasının yanında Zeynep'i cama izlemeye koyuldu.

"Dur, ben de bakayım Zeyno'ya!" Burak da onlara katılırken Zeynep'in gözleri yattığı yatakta kendisini izleyenlere kaydı... Annesine, babasına, Mert'e, Burak'a hüzünle bakarken aklında tek bir soru vardı, Onur neredeydi? Nereye kaybolmuştu?

Onur o sırada hastanenin koridorunda Zeynep'in odasına son kez uzaktan göz atmış, yüzündeki maskeyi çıkarıp bir çöp kutusuna atmış, galoşlarını elinde taşıyor, asker adımlarıyla yürüyordu. Başı dikti. Adımları sert, ve yavaştı. Acelesi yoktu, çünkü biliyordu. Kendisinden kaçan yoktu. Kovalanması gereken biri yoktu. Ortada bir hesaplaşma vardı, bir konuşma, bir yüzleşme. Ve bu hikayede, kaçan veya kovalayan yoktu. Artık kartlar açıktı, yerler belliydi, kimlikler gizli değildi, her şey apaçık ortadaydı.

"Onur!" Mert'in arkadan gelen sesi Onur'u durdurmaya yetmedi. Onur aldırışsız bir şekilde yürümeye devam ediyordu.

"Onur! Oğlum dur!" Burak ve Mert Onur'un peşinden koştururlarken Onur onları duymuyor gibiydi. Sanki kulakları tüm dış seslere kapanmıştı... Hatta tüm görüntülere, ve hatta tüm dünyaya...

Karantina SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin