Selamlarrrr! Yukarıdaki müziği açalım ve bölümü öyle okuyalım :')
Not : Yukarıdaki müzik için bana ilham vermesi açısından hayatımı kurtaran Beril'e aşırı teşekkürler :')
KARANTİNA - ÜÇÜNCÜ PERDE
2.Bölüm : Seni Çok Özledim.
*Tek dileğim sönüp yere inmek.*
(Onur'un Anlatımıyla)
(İstanbul)
"İstediğin zaman giderim... Niyetim istemediğin bir baba olarak sana ayak bağı olmak değil. Ama sen belini doğrultmadan burada seninle aynı evde yaşamak zorundayım. Kendimi bundan vazgeçiremem. Beni istemediğin zaman ise... o zaman ise evinden gider seni uzaktan uzağa izlerim. Kendimi bundan da vazgeçiremem. Ne dersen de, sen benim oğlumsun Onur."
Kelimeler bir bir ağzından dökülürken ne beynim, ne ruhum, ne de kalbim bir baba oğul hesaplaşmasına hazır değildi. Çok daha önemli meselelerim vardı. Gözlerimi yerdeki halıdan ayırmadan başımı salladım,
"Bunları konuşmak için erken..." diye mırıldandım, "Aklım onlarla dolu... biliyorsun."
"Biliyorum oğlum." Bana her oğlum dediğinde sanki bir şeyler yerine oturmuyor gibi hissediyordum. Belki de benim kalbim henüz gerçek bir babaya sahip olmaya hazır değildi, içinde yeterince boşluk yoktu...
"Onları görmeye ne zaman gideceksin?" diye sordu bir anda, derin bir nefes aldım.
"Hemen."
İstanbul'a geleli iki saat olmuştu. Benim için tuttukları büyük eşyalı bir eve gelmiştik. İki saattir kafamın içinde onları gördüğüm an yanlarına gitmemek için kendimi nasıl tutacağıma dair bir savaş veriyordum. Çünkü kendimi tutmalıydım. Karşılarına çat diye çıkıp her şeyi daha da berbat bir hale getiremezdim... Ama ruhumu onları görme isteğinden alıkoyamıyordum. Bu yüzden bir an önce evden çıkacak ilk olarak onun yanına gidecektim... Zeynep'in.
Üzerime geçirdiğim kot ceketim bana eski günlerimi hatırlatırken Beşiktaş'ın geniş sokaklarından ağır ağır geçtim. Bacaklarıma kalsa koşarak gideceklerdi, kendimi zorlaya zorlaya yavaş yürütüyordum. Bir yanım korkuyor bir yanım heyecandan deliriyordu... Göreceğim manzaradan korkuyordum. Zeynep'i bitik bir halde görmek beni ne hale sokacaktı bilmiyordum. Kotor'dan buraya gelirken yolda öğrendiğime göre Zeynep her gün öğleden akşama kadar evlerinin bahçesindeki çimlere uzanmayı alışkanlık haline getirmişti. Onu öyle düşünürken bir iç çektim...
İstanbul sokaklarındaki son yürüyüşümü hatırladım bir an. Son bir yürüyüş yapmıştım bu sokaklarda ölüme gittiğimi düşünürken. Zeynep'i, Burak'ı, Mert'i ardımda bırakıp bir uçuruma doğru yürümüştüm... Sokakları geçmiştim, caddeleri, denizleri... Uçuruma kadar gitmiş, bu toprakları terk etmiş ama asra bedel günlerin ardından evime, bu şehre dönmüştüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karantina Serisi
Teen Fiction''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı ilk gün bir felaketin ortasında buldu. Okulu, salgın bir hastalık nedeniyle karantina altına alındı...