100.1

9.8K 600 175
                                    

"Dediğin şeyin farkındasın değil mi Aden?"

Bakışları ve duruşu sertleşen Alparslan karşısında hafif gerilsem de fikrimden vazgeçecek değildim.

"Evet. Gayet farkındayım."

"Böyle düşünmenin sebebi ne?"

İç geçirip cevap verecekken garson dördüncü naneli limonatamı getirdi. Teşekkür edip hemen pipete uzandım.

Sakinleş Aden. Nane aroması ile sakinleş.

Hala benden cevap bekleyen Alparslan karşımda ilk defa bu kadar ciddi gözüküyordu. Yani yüzünü göreli bir gün olmuş olabilirdi fakat sonuçta bir ay boyunca her gün konuştuğum o çocuk modunda olmadığı kesindi.

"Sana açık konuşayım Alparslan. Beni tanıdığını söylediğine göre,  böyle büyük bir çılgınlığı boş yere kafama  koymadığımı biliyorsundur."

"Aden ne dediğinin tam olarak farkında olduğunu sanmıyorum. Öyle elini sallayınca şirket batmaz."

Gözlerimi yavaşça kapayıp derin bir nefes aldım.

"Alparslan Ertürk. Benimle çocukmuşum gibi konuşmayı kesmezsen şuan buradan kalkar ve bir seni hayatımdan silerim."

Ciddiyetimi fark edince kendisini geri çekti ve eski haline doğru dönüş yaptı.

"Çocuk olmadığını biliyorum fakat Aden bu işlerde yeterince bilgili olmak o kadar kolay değil. Hem sana nasıl yardım etmemi bekliyorsun?"

Mantıklı konuşmasa daha mutlu olacağım. Ama ağzından çıkan her kelime çok mantıklıydı kahretsin.

"Ün Alparslan. Üne ihtiyacım var. Ve gerisi ise domino serisi gibi gelecek."

Bu sefer beklemediğim bir şey yapıp elime uzandı. Böyle erkeklerin  eli senin iki elin kadar oluyor, birini kavradıklarında avuçları içerisinde kayboluyordu ya... Çok iyi abi.

"Aden sana dediğim şeyi hatırlıyor musun? Seni kaçırabileceğimi söylemiştim."

Yüzüne alayla bakıp ruhsuz bir sırıtma gönderdim.

"Peki benim sana dediğin başka şeyi hatırlatmamı ister misin? Sana bunu yapanlardan intikam al. Ama vakti gelince.  Vakti geldi Alparslan. Kaçınca içimdeki bu nefret sönmeyecek. Hiçbir şey yapmadan kaçtığım için kendime nefret duymaya başlayacağım."

"Belki de kaçmadığın için pişman olacaksın?"

Neden bu kadar zorluyordu ki? Tuğrul manyağı bile beni fikrimden döndürmek için böyle çabalamamıştı.

"Neden kabul etmiyorsun? Hatırlasan sahilde seni öptüğüm gün sana zengin bir salak bulmaktan bahsetmiştim. Pek salak değilsin ama işime yararsın bence."

Hafif kahkahası ile sesine bir kez daha aşık oldum. Hani böyle erkek sesleri vardır ya... O kıkırdaması sizi eriten. Hay ben böyle işin kalıbına. Üç dakika kapılmadan duramıyorum.

"Evet öyle demiştim çünkü öpücüğünden sonra mantıklı düşünebildiğimi sanmıyorum."

Bende sırıtıp ona doğru eğildim ve yüzünden bir kaç santim uzakta fısıldadım.

"Hemen kaytarmaya çalışma."

Dudaklarıma kayan gözleriyle benim etkime kapıldığını anlayabiliyordum. İnadına yavaş bir şekilde dudağımı ısırdım üstünden dilim ile geçtim.

"Manyak mısın sen? "

Tane tane cümlesini söyleyip kaskatı bir şekilde geriye doğru çekilince kollarımı kavuşturup sırıttım.

StalkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin