36.3

1.2K 121 14
                                    


Bugünün dersinin öğleden sonra başlayacak olduğunun bilincinde olmak şu sabaha mükemmel uyanmamı sağlıyor olabilirdi.

Olabilirdi tabii.

Mükemmel kocam sayesinde tüm kas hücrelerim ağrımıyor olsaydı.

Sinirle iç geçirip yanımda öküz gibi uyuyan Alparslan'ı es geçip ayağa kalkmaya çalıştım. Sadece çalıştım bakın, dikkatinizi çekiyorum. Kalkamadım çünkü.

Ağrıyan kaslarımla beraber yatağa geri çökerken kocamı boğazlamamak için kendimi zor tutuyordum. Şerefsiz adam, pestilim çıktı.

Tam her şey daha ne kadar kötü olabilir diye düşünürken bir de camın oradan miyavlama sesi gelince iç geçirdim. Ne şuan bana gözlerini dikmiş verandada duran yavru kediyi sevebiliyorum ne de yatağımdan kalkabiliyorum. Mükemmel , gerçekten mükemmel.

Yanımda huzurla uyuyan adama bir göz attım. Sabahını katletmek güzel bir seçenekti. Ama canım şuanlık kollarının arasına sığışmayı tercih edince ben de onu dinledim. Madem yataktan kalkamıyorduk en azından tadını çıkarabilirdik.

Göz kapaklarım yavaşça kapanıp beni bir kez daha uyku alemine çektiğinde ona da karşı koymadım. Uyumak baya güzel bir seçenekti.

.

.

.

Kim ben uyumayı seçerken beni dürtmediyse şerefsizdir bakın üstünü çiziyorum. Saat bir olmuş anasını satmayayım ders bir buçukta! Alparslan adisi hala UYUYOR! HALA!

"ALPARSLAN!"

Bir anda yataktan kendini atan kocamın bu uykudan kalkmış geri zekalı halini kullanıp onu keklemek güzel bir seçenekti.

"DOĞURUYORUM AMBULANSI ARA!"

"NE! Dur! Aden, sen derin nefes al, yetişeceğiz. Tamam mı hayatım sakin ol sen!"

Yerde duran pantolonuna uzanırken aynı anda beni sakinleştirmeye çalışan adama umutsuzca baktım. Acaba kendi kocamın saflığını bu kadar kullandığım için suçlu muydum?

Aman. Bana ne.

Numarayı çevirdiğini fark etmemle iç geçirip artık kullanabildiğim vücudumu yataktan kaldırarak elinden telefonu aldım ve dudağından kısaca öptüm.

"Hayatım saat bir, yarım saat sonra dersimiz var ve yaklaşık on sene daha çocuk falan düşünmüyoruz. Veya ben düşünmüyorum da her neyse. Şimdi git elini yüzünü yıka kendine gel. Duş alıp çıkalım kahvaltıyı poğaça ile yaparız."

"N-ne? Ama kızımız Aden? Doğurmuyor musun?"

Kollarımı kavuşturup beyninin geri gelmesini sakince bekledim. Elini dünyayı yemiş olsam da hala göbeğim olmayan karnımın üstüne koyup umutla bana baktı.

"Kahretsin hepsi rüyaymış."

Anlamadım ben şimdi. Bu adam hamile olduğum rüyamı gördü bir de?

Yanaklarını kavrayıp bu sefer daha uzun bir öpücüğü ona verip banyoya yöneldim.

"Bir gün gerçek olur hayatım, kafana bu kadar takma."

Lan ne şerefsiz bir kadınım, kendimle gurur duymamak elimde değil.

.

.

.

"Aden? Hayat şoku yaşıyorum şuan. Seni yemekte yalnız göreceğim gün de gelecekmiş demek ki. Vay be. Alparslan ve Tuğrul aynı gün mü öldü yoksa?"

StalkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin