64.7

2.6K 217 44
                                    

"ABLAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞĞ"

"YAVRUUUUUUUUUUUUUM!"

Kollarımı açmış üstüme boğa gibi koşan Yunus Emre'mi sarmayı bekliyordum. Veeeeeeeeeee sardım.

Lan ben bu eşek sıpasını çok özledim be. Saçları nasıl da yumuşak kokusu nasıl da tertemiz,deseydim çarpılırdım.

Ciddiyim bu çocuk bok çukuruna mı düştü lan? 

Saçları kapkatı ve çamurlu, kokusuna ise değinemiyorum bile.

"Koçum sen nereden geliyorsun seni lağım çukuruna mı attılar?"

Küçücük çocuğun beynine bok kelimesini sokacak halimiz yok malum.

"Halısahadan geliyorum abla bir görsen varya beş gol otuz beş de çalım attım geleceğin Messi'siyim ben."

Daha sekiz yaşına yeni basmış olmasına rağmen kafayı yemiş olan bu eşek sıpasına gülmemek için kendimi kasıp yanaklarını sıktım.

"İyi o zaman şu ablana o gün gelince bir naneli limonata ısmarlarsın. Ama şimdi seni eve bırakalım tamam mı?"

Elini tutup onu içi yepyeni deri kokan Mercedes'ime sokarken tabii ki de kalbim acımıyordu.

Yunus Emre'me her şey feda.

Ne kadar da hoş bir beyaz renk. Hadi sen biraz çamur kaplan.

"Kabataş'a gidiyoruz."

Yunus Emre yavrumun nerede oturduğunu medeni bir insan gibi ebeveynleri ile iletişime geçerek öğrenmiştim. Kendi çocukları ile otobüste binen bir milyonerin olması onları hafif şaşırtmış olsa da kısa sürede gönüllerini ele geçirmiş ve Yunus Emre'm ile sürecek uzun süreli bir ilişkiye yolları açmıştım.

Ne mükemmel insandım lan ben.

"Abla hemen gidecek misin ya? Daha seni yeni görmüşken beni eve bırakıp gitme."

İki saniyede gözü dolan yiğidimi bağrıma basacaktım fakat o saçlarının göğüsümde bırakacağı çamur izlerini temizlemek ile asla uğraşamayacağımı bildiğimden sadece yanağını sıktım.

Yunus Emre arabadaki ekrandan bir şeyler izlerken (evet arkdşlr kz zngn arabada tv vr evt) telefonumda instagramda boş boş dolaşıyordum. Telefonum çalmaya başladığında elimden geçen titreşim tüm vücudumu çarparken neredeyse telefonumu fırlatacaktım.

İşte bu yüzden her zaman sessizde taşıyorum bu salak telefonu. Titreşimdeyken beni çarpıyor sesliykense daha büyük bir gerilim.

"Efem Tuğrul?"

"Aden Beril'den haberin var mı?"

Ehehehehe Beril.

Beril geri zekalısı.

Dün akşam vakitlerinde restorandaki kızın ağzına sıçıp yok olduğunu öğrendiğimde tabii ki de ne olduğunu anlamıştım.

Beril mekanın sahibinin Tuğrul olduğunu öğrenir öğrenmez kafayı yemişti.

Ve benim de bunu bildiğimi biliyordu elbette.

O yüzden resmen yüz on sekiz adet 'özür dilerim ben bir eşeğim' mesajı atmıştım.

Çünkü ben cidden bir eşektim ve Beril beni öldürecekti.

Onun bu tarz konularda ne kadar hassas olduğunu bilmeme rağmen çıtımı çıkarmamış, kimsenin de çıtını çıkarmasına izin vermemiştim. Beril gidecek tesadüfen Tuğrul'ların mekanında iş bulacak ve ben karşı çıkacağım.

Yok daha neler.

"Hayır ve şuan için ona bulaşmam da. Bana olan sinirini atması gerekiyor. Kafasını dinlemeli biraz da."

"Saçmalama Aden, ara ve bana geri dön."

Oflayarak kontrolcü bir manyak abi gibi davranan Tuğrul'un suratıma kapatmasını takmayıp rehberden Varil'i aradım.

Al işte. Açmıyor. Biliyorum ben kendi malımı. Açmaz tabii ki. O gidecek, kendi kendine kafasını dinleyecek, sonra ben ona yalvaracağım, sonra da barışacağız.

Hızla Tuğrul'a mesaj çekip huzurla instagrama geri dönecektim ki bu sefer tanımadığım bir numara aramaya başladı.

Sinirle iç geçirirerek telefonu açıp kulağıma getirdim ve karşı tarafın konuşmasını bekledim.

Tanımadığınız bir numara sizi ararsa asla ilk siz konuşmayın. Anlıyor musunuz?

"Aden?"

"Evet?"

"Cenk ya ben. Yalçın olan. Alparslan'ın kankası. Sana bir şey soracaktım. Beril'den haberin var mı?"

"Cenkciğim Beril şuan kendi köşesine kapanmış sinir krizi atlatma evresindedir sen kafana takma tamam mı?"

"Nasıl takma ya? Aden emin misin?"

"Kalbimi kırıyorsun abi. Kızın kaç senelik arkadaşıyım."

"İyi tamam o zaman. Saol."

Öküzün dibi gibi telefonu suratıma kapatan Cenk, en azından Tuğrul'dan farklı olarak 'saol' demişti.

Gözlerini resmen ekranın dibine sokmuş Yunus Emre'mi kendime çekip yapıştırdım ve çamurlu haline rağmen onu sevmeye başladım.

Çocuk içime bir huzur veriyordu be.

Diğer elimleyse dün Zekeriyaköydeki romantik kaçamağımızdan sonra sabah beni otele bırakıp yok olan Alparslan'ıma mesaj attım.

Papatyanınsapı: Senden daha yiğit bir sev yaptım ayrılaq.

Saniyesinde görüldü yaparken içten içe biraz daha kendisini sevmeden edemedim.

Hadesinselenası: Ne diyorsun sen be? Ben sana ilklerimi verdim, namusumu aldın sen benden. Evine pompalı tüfekle gelirim kızım.

Kahkahamı bastırmak için hayvanca dudağımın içini ısırıp yara yaparken cevap yazdım.

Papatyanınsapı: Yiğidim alır o pompalını bir yerine sokar. Endişleenme onun da ilkleri benim olacah. Çünkü sadece sekiz yaşında.

Hadesinselenası: Sen ben sekiz yaşındayken benim ilk öpücüğümü çalmıştın. Yeni hedefinin ilki olacağından nasıl bu kadar eminsin?

Lan bir çikolata gibi eriyorum amk. Böyle güzel bir sevgi nasıl beni buldu acaba?

Papatyanınsapı: Geri çekiliyorum hakim bey. Bu yiğit üstüme çok geldi.
Papatyanınsapı: Seni terk ettiğim gün beni döv taam mı?

Hadesinselenası: Intihar etmemiş olursam bakarız.

Düşüncesinin korkunçluğu bile vücudumdan soğuk bir dalganın geçip gitmesini sağlarken pencereden akıp giden denize odaklandım. Kabataş'a varmak üzereydik ve ben Yunus Emre'yi bırakıp şirkete geçmeliydim.

Geçen gün kaçtığım şirkete bugün dönüyorum. Evet mükemmelim.

Babam çağırdı aq napayım?

Hayattan bıktım belki fakat Mercedesimden asla. O yüzden paranın kaynağı ile aramda kurduğum ilişkiyi baltalamaya gerek yok.

Her ne kadar şu sıralar o kaynağa ne yapacağım konusunda bir karışıklık içinde olsam da endişelenmeyin.

Aden Rose Heard her işin altından kalkabilir.
Aden Rose Heard dünyayı ele geçirecek.

Trump gibi bir meymenetsiz Amerika Başkanı olduysa ben hayli hayli her istediğimi yaparım be.

Ciddiyim.

.
.
.

*sa as bb*
*işte bölüm bu kadar kısaydı*

StalkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin