Okuyan herkes vote versin. Vote vermeyen şahsın da en kalabalık yerde ayakkabısına arkadan basılsın da ayağından uçup gitsin. Evet yazarınız bugün de pislik.
OKUYAN HER İNSAN TANESİ DEDİM KİMSE KAÇMASIN.
Toplantının ortasında sandalyemi döndürmemek için kendimi ne kadar zorladığımı kelimelerle anlatamazdım. Ne yapayım ben yönetim kurulunun haftalık değerlendirmesini arkadaş! Ben burada 360 derece, beynim pelte olana kadar dönmek istiyorum.
Yanı başımdaki Yavuz abi yapmak istediğim şeyi anlamışcasına bana gözleri ile öldürücü bakışlarını yolladı. Evet, adam beynimi okuma yetisine sahipti. Veya bu yeti benimle her hafta girdiği toplantılardan sonra da oluşmuş olabilirdi. Her seçeneğin sonunda kurban olan benim dönme hevesim oluyor. O yüzden bu kısmı geçelim.
Arka köşede oturan iki kel kafanın fısır fısır plan yaptığını görmem ile toplantıyı bitirme vaktinin geldiğini anlamıştım. Bu ikisi , Kemal ve Erdem, ne zaman aralarında konuşsa iki dakika sonrasında biri ayağa kalkar ve yaklaşık kırk dakikalık olasılıksız konuya değinip kalan herkesin yaşama şevkini tüketirdi.
Slaytı sunan çalışanın sona gelmesi ile Erdem'in ayaklandığını hissettiğim saniye kendimi ortaya attım.
"Evet değerli yönetim kurulu üyeleri. Bugünkü toplantımızı da yeterince detayları ile geçirdiğimize göre haftaya aynı titizlik ile ay raporlarını da incelemeyi umut ediyorum. Herkese güzel günler dilerim."
Ben ayağa kalktığım saniye kapılar önümde açılırken kendimi ne kadar çabuk odama atabilirsem o kadar çabuk attım. Nefes nefese kalmış bir şekilde masada hazır duran naneli limonatama yumulduğumda Yavuz abi de içeri girip bana eleştiren bakışlarını dikmişti.
Yavuz abi ile kasıntı evresini iki ay öncesinde bırakmıştım aslında. Ailemin ölümü ve düğünüm sonrasında şirkete gelmem ile iki hafta sürmeden adamın kanına sızmıştım. Şeytan tüyü vardı bende.
"Aden bir kez daha K ve E konuşmadan kaçarsan tüm hafta onların dırdırlarını çekmek zorunda kalırız. Unutma bu şirketin sahibi sen olsan bile piyasada hisselerinin bir kısmı onlarda. Yani adamlar ne kadar boş konuşursa konuşsun direneceksin."
Ağlarcasına bir ifade suratıma yerleşti ve moralimi düzeltmek için bakışlarımı İstanbul boğazına çevirdim.
Lisede ne cahillerin konuşmasına katlanamazdım da kafalarına tekme atardım(evet yaptığım oldu)... Şimdi ise adam ne okumuşsa okumuş olsun daha da cahil konuşuyordu ve hiçbir şey yapamıyordum.
Geçenlerde açtığımız #direnaden hashtagini geri getiriyorum arkadaşlar. Ona hala ihtiyacımız var.
"Yavuz abi artık bana ihtiyacınız yoksa ben kaçıvereyim. Baya katlandım herkese bence."
Başını onaylamazcasına iki yana sallayıp kapkalın bir dosyayı önüme koydu.
"Öyle kolay kaçmak yok Aden hanım. Bu dosya iki haftadır gelmediğiniz toplantılar öncesi imzalamanız gereken belgelerle dolu. Hadi size kolay gelsin. Ben üç bardak daha naneli limonata yollatırım sana."
Gözlerim duyduklarımdan sonra yaşlarla dolarken akmaya meyillenen sümüğümü çektim.
Bu muydu dünya hak ettiğim? Bu muydu he?
Dosyalar ve imzalar arasında kaybolmak ile meşgulken sonlara yaklaştığımda gözüm bir detaya takıldı: tarih.
ALPARSLAN İLE ÜÇ AYDIR EVLİYMİŞİM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stalker
ЮморHayata bir Aden Rose Heard molası. Tanıtım: Nasıl olmuştu ben de bilmiyordum. Senelerin stalker'ı ben, sahte hesabımdan sahte bir hesap tarafından stalklanmış ve ifşa yemiştim. Şaka gibiydi. İsminin hatırına cevap verdiğim sahte hesabı hayatıma alma...