144.4

11.2K 778 130
                                    

-Coşuyoruz, coşturanlara selam olsun-

Not: Bugün mübarek bir gece ibadet kasın yavrular

"Demek evden kaçtın ve bana söylemedin ve akşam nerede kaldığını da söylemiyorsun ve şuan sakin bir şekilde seni dinlememi istiyorsun. Sinir krizi geçirip kafanı kırmamam için bir sebep?"

"Ben neler olduğunu anlatmazsam asla öğrenemezsin?"

"Annene sorarım."

"O da bu rezil meseleyi anlatacak ya."

"Evdeki hizmetçiyi ayartırım."

"Lanet pislik."

Tuğrul'dan nefret ediyorum, daha önce değindim mi emin değilim.

"Tamam sorry."

Ellerimi suçlu psikolojisinde havaya kaldırdım. Haklıydı çocuk.

"Sana neler olduğunu söyleyince bana hak vereceksiniz zaten Tuğrul Beyefendi."

Devam et dercesine elini salladı.

"Annem benim adıma Harvarda başvurmuş ve kabul edilmişim."

İçmekte olduğu frappesi boğazında kaldı ve ciğeri sökülürcesine öksürmeye başladı. Ben durur muyum hemen sırtına üç beş tane yapıştırdım. Bu sayede ciğeriyle birlikte böbreği falanda çıktı çocuğun.

"Bir dur amk geberttin beni."

Kendisine acıyıp sandalyeye geri kuruldum.

"Şimdi sen şaka maka Harvard'a kabul edildiğini söylüyorsun."

"Ya Tuğrul pardon da sikmişim Harvard'ını. Tüm sene ne bokuma çalıştığımı bile sormadılar ve şimdi kadın elime mektup tutuşturuyor. Bağırıp çağırdım ve basıp gittim evden."

Naneli limonatamın içindeki pipetle oynamaya başladım. Tuğrul Harvard'ı övmeye başlamasa iyiydi.

"Haklısın belki ama elindeki altın fırsatı göremeyecek kadar kör olamazsın."

Tek kaşımı kaldırdım. Pardon, kaldıramadım. Ben onu beceremem lanet olsun.

"Kör falan değilim de geçen beynim markette kalmış. Açıklasana bana ne demek istiyorsun."

Gözlerini devirdi ve arkasına yaslandı.

"Harvard'da okuman demek geleceğinde bir çok avantaja sahip olmak, vardığın yere kısa yoldan ulaşmayı başarmak demek. Harvard kelimesini kurduğun an önünde açılacak kapıları saysam bitmez."

Dünyadaki her şeyi birazcıklığına durdurdum ve düşünmeye başladım.

Doğru söylemiyor değildi.

Yine de bunu kabuk etmezdim. Onların parasıyla gelen hiçbir torpili kabul etmezdim.

"Haklı olsan bile kabul etmeyeceğim. Sağlam geleceğe sahip olacaksam buna kendi ellerimle sahip olurum. Onların iğrendiğim paralarıyla değil."

.
.
.
Papatyanınsapı: Hey seni tatlı Hugo, günaydın.
Papatyanınsapı:

Papatyanınsapı: Şuan tüm çocukluğum canlandı yemin ederim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Papatyanınsapı: Şuan tüm çocukluğum canlandı yemin ederim.

Hadesinselenası: Oha.
Hadesinselenası: Evlenelim diye boşuna söylemiyorum.
Hadesinselenası: Bu oyun dünyada en sevdiğim oyun olabilir.
Hadesinselenası: Sen de dünyada en sevdiğim kız olduğuna göre,
Hadesinselenası: Bu iş tamamdır bence.

Papatyanınsapı:

Papatyanınsapı: Senin şu hesaplarına bayılıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Papatyanınsapı: Senin şu hesaplarına bayılıyorum.
Papatyanınsapı: Sana bir soru soracağım.
Papatyanınsapı: Harvard'da okumak için senelerdir direndiğin şeyleri koyvermeye değer mi?

Hadesinselenası: İnsanlar hep güçlü olmak isterken mutsuz olurlar.
Hadesinselenası: Sebebi ise bu.
Hadesinselenası: Kendinden ödün vermek.
Hadesinselenası: Bir hayatın var onu da mutsuz geçirme.

Papatyanınsapı:

Cevap vermesini bekledim ama beyefendi görüldü yapıp yok olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Cevap vermesini bekledim ama beyefendi görüldü yapıp yok olmuştu. O yüzden instagramdan çıkıp internete girdim. Hala Hadesi arama çalışmalarım devam ediyordu.

Evet çocuk dibimdeyken kafamı çevirseydim her şey biterdi.

Evet çocuğu öperken gözlerimi açsaydım her şey biterdi.

Evet malım ama değilim de.
Bir söz verdiysem onu tutarım.

Otelin tüm ortaklarını bulmuştum ama içlerinden hiçbirinin aktif sosyal medya hesaplarında kaslı bir oğlan yoktu.

Çok sinir bozucu.

Geldiğimden beri bir kenara attığım çantama uzandım ve içinden kulaklığımı çıkarmak için uzandım.

Geçen gün kafede otururken orta göze gelişi güzel atmıştım kendisini. Sonuç olarak şuan nasıl bir durumdaydı pek fikrim yoktu.

Elimi o lanetlenmiş yere daldırdım.
Çantamın orta gözünün içine elini sokabilme cesareti en baba yiğidin bile harcı değildi.

Şurada kırıntılar var, şurada da yumuşak bir şey.

Kusma sakın Aden.

Köşedeki kutumsu şeyin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok.

Öf be hiçbir bok bulamadım.

Aldım çantayı elime tuvalete doğru yola koyuldum.

Beş sene sonra artık bunu yapmam gerekiyordu.

Duşa kabinin içine girdim ve çantanın tüm gözleri açtım.

Sonrasında ise hayvan gibi silkelemeye başladım.
Gözün gözü görmediği bir ortam oluştu.
Yüzyılın en korkunç kokusu etrafa yayıldı.
Ve duşakabinin mermere griye boyandı yemin ederim.

Ben ne saklamışım bunun içinde...

Yerde duran yığının içinden kulaklığımı alırken gözüm bir şeye takıldı.

Hatta iki şey diyelim.

Beş lira ve post it.

Üstünde aynen şunun yazdığı:

'Eğer bana geri ödeme yapmak istiyorsan kahve ısmarlasan yeter. 0530XXXXXXX.'

StalkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin