Stalker

169.11

-99 vote olmuşuz yahu hemen kutlayalım-

Şuan nasıl bir durumdaydım?
Değişik.

Bileklerim yatağa sabitlenmiş, Tuğrul'un vücudu üstümde, gözleri bana kafa atmakla anlamlandıramadığım bir düşünce arasında gidip geliyor.

Gözlerimi gözlerinden ayırıp köprücük kemiğine diktim.

Tamı tamına 12 tane diş izim orada duruyordu.

"Sana kafa atmamam için bana bir sebep söyle."

Yüzüme tıslarcasına fısıldayan Tuğrul'a tekrar gözlerimi diktim.

"Ağzın kokuyor gerizekalı git dişlerini fırçala."

Ve bana kafa attı. Şaka maka kafa attı ya.

Yatakta kafamı tutarak yuvarlandım ve Tuğrul'a tekmelerimi savurdum. Hemen kaçıp tuvalete gitmişti hayvan.

Beş dakika sonra balkonda hazırlanmış, kuş sütü bile mevcut olan bir kahvaltı yapıyorduk. Tuğrul'a hazırlanmıştı ama ben kendimi araya sıkıştırmıştım tabii ki.

Karşımızda tüm ihtişamı ile duran deniz dünyanın en güzel manzarasıydı belki de.
İstanbuldan daha güzelini görmedim ki zaten.

"Eeee bono o dovmoyu açıklayacak mısın?"

Aynı anda domates yerken konuşunca ortaya değişik sesler çıkabiliyordu.

"18 yaşına girmeni özel bir hediye ile kutlamalıydım. Sonuçta 10 senedir başıma belasın."

Karşımdaki nutella uzandım ve bıçağı batırıp kavanozun yarısını ekmeğime sürmeye başladım.

"Olum sen manyak mısın? Dövme lan bu dövme. Lifleyince geçmiyor."

Omzunu silkti.

"Gerçi seni tebrik etmem lazım. Köprücük kemiğine ne kadar bayıldığımı bilerek bunu yapman, cidden bugüne kadar aldığım en mükemmel hediye."

"Beğenmenize sevindim efendim."

Aklıma gelen şey ile şeytan gülümsemem tekrar yüzümde belirdi.

"Artık sevgililerine ne diye açıklarsın bilmem ama... Düşünsene kızı yatağa atmak üzeresin ve bam! Bu yazı ne aşqım?"

Gözlerini deniz manzarasından bana doğru çevirip iğrenç bir şeymişim gibi baktı.

"Benden bile daha salaksın yemin ederim. Hem elin kızına ne, değerlimin dövmesini yaptırmışım?"

Bu sefer tatlı tatlı sırıtıp sandalyemi yanına doğru kaydırdım ve koluna ahtapot gibi yapıştım.

"Başıma gelmiş en mükemmel şeylerden birisin. Ben seni elin kızlarına nasıl güvenip vereceğim?"

Çayından bir yudum alıp bana döndü.

"Vermeyip ne yapacan? Turşumu mu kuracaksın?"

"Hmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm evet."

Önünde duran salamı ağzıma tıktı.

"Gerizekalı."

.
.
.

"Adamsın sen. Adamın dibisin. Dünyaya gelmiş en mükemmel şey falansın."

Bana acıyıp sinemaya götüren Tuğrul kankamı övmekle meşguldüm.
Müko bir insandı kendisi.