Huzurlu bir gün. Huzurlu bir sabah. Şirket güzel, lüks, para sıçıyor.
Benim oturduğum koltuk rahat. İçtiğim naneli limonatanın tadı efsane.
Ama nedense yaşamak gereksiz. Sebebi ise şu ki:
Ehliyetim nerede lan benim?
Araba sürmek istiyorum. Yani sürebiliyorum evet ama en azından polis çevirirse gerilimini yaşamadan sürmek istiyorum. Aslında polis çevirse bile başım derde girmeden sıyrılabilirim ama yine de.
EHLİYET.
Sandalyemi 360 derece döndürmeye başlayıp beynimi uyuşturdum bir müddet. Yapacak yeni şeyler bulmalıydım. Toplantılara katılmak git gide daha da mantıksızlaşıyordu. Alparslan öküzüm de vefakar bir evlat olup babasının yanında işleri öğrenirken onu sürekli rahatsız etmek istemiyordum.
İç geçirip gözlerimi kapadım ve bir şeyler düşünebilmesi için beynimi zorlamaya başladım.
Hah.
Buldum.
Hemen Beril'e musallat olmalıyım.
Masadaki telefonumu cebime sıkıştırıp sekretere şöförü çağırmasını söyledikten sonra asansöre ışınlandım.Beril ile en son ne zaman görüşmüştüm lan ben?Ohooo. İki hafta önce film izlediğimiz vakit.
Çok değişik. Tüm günüm boş geçiyormuş gibi hissediyordum ama aslında dolu geçiyordu.
Beynim bana nasıl oyunlar oynuyor.
Şirketten dışarı adım attığımda araba da önümde durdu. Ya bu nasıl bir yetenektir resmen zamanı kontrol ediyorum abi.
Aden kendine tokat at ve beynini toplayıp şu arabaya bin.
Haklısın.
İstanbul'un yollarında trafik ile imtihan vere vere sahile inmeyi başardığımda Tuğrulların mekanınn kapısından içeri girmeden etrafı kontrol ettim. Beril ileride bana ters bir şekilde durduğundan onun üstüne gönül rahatlığı ile atlayabilirdim.
Atlayabilirim değil aslında. Atlıyorum.
Etraftaki elemanların beni tanımasına güvenerek Beril'in üstüne atladığım an az kalsın onu 1.78 önündeki masayla bütünleştiriyordum. Fakat benim sportif arkadaşım durumu kurtarıp kendini toparladı.
"Günaydın bebeğim."
En yakın arkadaşceğizime sevgiyle yaklaşıyorum.
"Ağzının ortasına yapıştıracağım bir tane geri zekalı. Çalışıyor olmam sana hiçbir şey ifade etmiyor mu?"
Tabii ki de etmiyor Beril'im çünkü burası Tuğrulların. Tuğrulların demek benim demek, benim demek istediği yaparım demek, çünkü hayatta parası olan yaşıyor.
Ama sen bu gerçeği bilirsen fıttırırsın o yüzden boşverelim.
"Of abi abartma alt tarafı kibarca sana sarıldım."
Belki birazcık yalan söylüyor olabilirim. Sadece birazcık. Ehehehe neyse.
"Sus ve toz ol. Benimle vakit geçirmek istiyorsan mesai saati dışında geleceksin."
Yüzüm düşüp sorumlu bir çalışan olmuş arkadaşıma ağlayacak gibi baktım.
"Ama sen benim kalbimi kırıyorsun şimdi."
"Napayım, japon yapıştırıcısı mı vereyim?"
Kurduğu cümleden iğrençliği karşısında ağzım açık kalırken karşılığını verebileceğim daha iğrenç bir şey bulmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stalker
HumorHayata bir Aden Rose Heard molası. Tanıtım: Nasıl olmuştu ben de bilmiyordum. Senelerin stalker'ı ben, sahte hesabımdan sahte bir hesap tarafından stalklanmış ve ifşa yemiştim. Şaka gibiydi. İsminin hatırına cevap verdiğim sahte hesabı hayatıma alma...