16.1

773 74 17
                                    

*bu nankör yazara hala dayanabilen kaç kişi, vote verirseniz sayarız yavrucuklarım*

*not: nankör olmam mükemmel olduğum gerçeğini değiştirmez*

Kaç gündür depresyondaydım bilmiyordum. Hayatta kendime güvendiğim tek konuda da sıçıp sıvamıştım.

Eve vardığımdan beri temsili metresim olmuş battaniyeye daha da sarılıp gözlerimi yakmak istercesine şömineyi diktim.

NASIL ABİ NASIL.
Nasıl Tuğrul ve Beril'i daha önceden hiç düşünmemiştim.

Rezillik...
Bir Aden için olabilecek en büyük yıkımdı.
Aden Rose Ertürk'ün mükemmel olamadığı tek yer mutfak olmalıydı, çöpçatanlık ve mutfak değil.

Uykucu elimin altına kafasını sokuşturup ilgi istediğini belli edince evladıma dönüp pişman olacaksın bakışını kendisine attım. O bakışla yanaklarından tutup kendisini yüz hizama getirmem ve  öpücüklere boğmam bir oldu. Tabii bu sırada hayvan çıldırıyordu. Aman canım, evlat sevgisi demek buydu. Ama bu sevgime karşılığın yüzümde hissettiğim acı olması mı gerekiyordu emin değildim. Uykucuyu yere bırakıp telefonumun kamerasını açtığım an yüzümde gördüğün iki çizgiye bakakaldım.

LAN EVLADIM BİLE NANKÖRDÜ!

"UYKUCU! SEN VARYA! SENİ MANYAK HAYVAN! YARIN OKUL BAŞLIYOR!"

"Ne oluyor burada?"

Uykucu dünyanın en masum evladıymışçasına Aparslan'ın bileklerine sürünüp miyavlıyordu. Annesinin sinsiliğini almıştı bu şeytan kedi.

"Karın artık yüzünde iki çizgili yara iziyle dolaşıp en sonunda üstüne dövme yaptırarak Bağcılar'da çete kuracak, yanında çakısı ile gezip gelen geçene laf sallayacak. Ya Alparslan bu ne ya! Besledik, bağrımıza bastık, nankör evladımın yaptığı şeye bak."

Alparslan yanıma gelip yüzümü kavradı ve detaylı bir şekilde inceledi. "Hakikaten kötü olmuş. Kimseye sevişirken oldu bu diye de yediremeyiz. Eh, birkaç hafta sürüneceksin artık hayatım."

Cümlesiyle gözlerim pörtlercesine açıldığında kendisi pişkin pişkin sırıtmakla meşguldü. 

"SAPIK ADAM! Bir de kocam olacak. ALLAHIM NEDİR BU ÇİLEM."

Kocamın hala yüzümde duran eline bir tane yapıştırıp yatak odasına rotamı çizdim. Üstümü değiştirip sinemaya falan gidecektim, evde kaldıkça ruhum daralıyordu.

Peşimden ses çıkarmadan gelmiş kocamı giyinme odasında soyunurken fark ettim. Kollarını kavuşturmuş, yüzündeki sırıtmayı silmemiş bir şekilde beni izliyordu. "Sinirlenince yanakların kızarıyor ve aşırı tatlı oluyorsun. Söylemiş miydim?"

Kendisine göz devirmemi hediye edip taytımı bacaklarımdan geçirdim ve bol bir kazak bulmak için askıları dolaşmaya başladım. "Tatlı değil seksi olmayı tercih ederim." En sonunda bulduğum kazağı üstüme geçirecekken aklıma gelen dahiyane fikirle şeytan gülümsemem suratıma yayıldı.

Ah şeytan gülümsemem, seni özlemiştim.

Sutyen çekmecemden fazla detayına değinmek istemediğim bir sutyeni alıp Alparslan'ın gözlerinin içine baka baka üstümdekinden kurtuldum ve diğerini giydim. "Sadece aşırı tatlı olmam baya üzücü." Ellerim arkaya uzanıp sutyeni kaparken kazağımı artık giyebilirdim.

"Ben sinemaya gidiyorum."

"Bu bir davetiye mi?" 

"Gelip gelmemek senin seçeneğin." Her Allah'ın günü güllük gülistanlık, tuvalete de benimle gel ilişkimiz olacak değildi. Öyle olsa zaten bıkıp tükenirdik.

StalkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin