25.2

1K 110 6
                                    

Şöminedeki odunlar çıtırdayıp köze dönüşmekle meşgulken kahvemden bir yudum daha aldım. Alparslan bugün bilmem ne dersinin finali olduğu için okula gitmişti. Ben de öğlene doğru kalkıp minik uykucumla beraber kahvaltı yaptıktan sonra üstün yeteneklerimle şömineyi yakmış, uzun zamandır yapmayı unuttuğum bir şey yapmıştım: kitap okumak.

Sessizliği, sakinliği ve huzurlu yalnızlığı özlemiştim. Kitaba başlayalı iki saat olmuştu ve nasıl bir okuma açlığındaysam en fazla iki dakika  geçmiş gibi geliyordu. Elbette kocamı, okulumu, hayatımı seviyordum. Fakat arada sırada kendine ayırdığın dakikaların da tadı ayrıydı.

Beni bunaltmaya başlayan saçlarımı kafamda topuz yapıp sağ elimin altında uyuyakalmış minik kedimi hafifçe okşadım. Allahım tipini yediğim uykucum dünyanın en tatlı kedisi falandı. Sokak kedisi olması oba hiçbir negatiflik katmıyordu ve katmamalıydı da. Hayvanlar cinsine göre seçilemeyecek kadar değerliydi.

Kitaba tekrar gömüldüğümde yaklaşık yüz elli sayfa sonra kapının kapanma sesiyle dünyaya geri döndüm. Birtanecik kocacığım gelmişken onu karşılamalı ve vefakar bir eş olmalıydım.
Aynen.
Bu toz pembe hikayeyi nerede bozuyoruz?
Götümü kaldırmam şu koltuktan ben.

"Alparslaaağn! Gelirken bana bir bardak su getirsene bebeğim."

İçeriden kocamın sürahiden bardağa su döküşünü dinlerken birazdan gerçekleşecek senaryoyu aklımda kurmuştum bile. Yanıma gelip bardağımı uzatan kocam sızlanmakla meşguldü.

"Hizmetçin olmam için mi evlendin benimle kadın?"

Kendisine göz kırpıp beklemediği bir anda yanıma çektim. Uykucu neyse ki bir on dk önce sanki orada durursa ezileceğini hissetmişcesine ortadan kaybolmuştu. Müneccim gibi kedi maşallah maşallah.

"Ücretinizi fazla fazla ödersem de yine şikayet eder misiniz acaba beyefendi?" Cevabını beklemeden önümdeki dudaklarına kısa kısa öpücükler kondurduğumda sırıtışını hissedebiliyordum. En sonunda hareketlenip beni kucağına çekti ve elimdeki bardağı güvenli bir yere koydu. Aynı anda her şeyi düşünen üstün zekalı adam: Alparslan Ertürk arkadaşlar.

"Sonsuza kadar köleniz olmaya razı olurum büyük ihtimal."

Gülümseyerek ellerimi iki yanağına koydum ve alnımı alnına yasladım.

"Alparslan kalbim neden hiç alışmıyor bu mükemmelliğine acaba? Fazla hızlı attığı için onu öldüresim geliyor. Kalp krizimin sebebi olacaksın kocacığım." Geniş eli belimdeki boşluktan kazağımın altına girip kalbimin üstüne yerleştiğinde bir müddet orada hiçbir şey yapmadan durmasına sabrettim.

"Kriz geçirir misin bilmem de hayatım, bana bu kusursuz vücudunla kriz geçirtme olasılığın çok yüksek."  Elleri boş durmamaya başladığında kahkaha atıp ondan uzaklaştım. Bugün yapacak başka işlerimiz vardı. Tekrar yatağa saplanıp kalamazdık.

"Akşama sana bol bol kriz geçirtirim fakat şimdi kayak alışverişine çıkmamız lazım tatlım. O yüzden beni tahrik etmeyi kes ve rahat bir şeyler geçir. İnadına İstinye Park'ta pasaklı gezinmek istiyorum. Bu sayede belki Gucci'ye girip bana iğrenerek bakan çalışanları kapak edebilirim." Yani büyük ihtimal etmezdim çünkü üç beş parça kıyafete bir ailenin senelik maaşını harcamazdım.

"Ne malzemesi ya? Kartepe o kadar soğuk olmaz, bırak seni kocan yatakta ısıtsın." Aklımda bir zamanlar boxer çekmeceleri karıştıran ben ve saf saf benim azgınlıklarım karşısında şoka uğrayan Alparslan geldi. Ah o günler mazide kalmıştı artık. Kocamın azgınlık seviyesi benimle kapışıyordu yahu.

StalkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin