"Her gün zengin gibi yaşamaktan bunaldım. Restorana gitmeyip sahilde üç beş simiti krem peynirle yesek tıka basa doyarız."
"Bana uyar."
Otel odamın kapısını kapatıp asansöre doğru Alparslan ceğizceğimle beraber yol alırken kahvaltı meselesini konuşuyorduk.
Son zamanlarda bu iğrenç zengin hayatına, jakuzim mercedesim ve jetim siz üstünüze alınmayın, alışmış gibi gözüksem de yavaş yavaş bünyem içindeki fakir ruhlu savaşçıyı yüzeye çıkaramadığı için bunalıma girmeye başlamıştı.
Ben bu sene okul çıkışı kütüphaneye gitmeden önce her gün simit ve krem peynir yemekten kabız olmuş kızdım.
Yani alışkınım demek istiyorum.
Asansör kapısı kapanıp biz aşağı inmeye başlayınca aklıma yine grinin elli tonu fantezileri doluşmaya başladı.
Bir gün kendimi kaybedip Alparslan'a istemeyeceği bir şey yapacağım diye tırsıyorum arada.
Neyse hayvan kadar kası var eğer istemezse bana bir kere çaksa zaten bayılırım.
Bir problem daha çözüldü.
Lobiden sakin sakin geçip her zamanki kadar mükemmel gözüken arabasına bindik ve sahilin yolunu tuttuk.
Bu arabanın içi bile dolar değil euro değil sterlin kokuyordu resmen.
1 sterlin 4.65 tl.
Döviz bilgisi iş hayatında mühim.
Haftaiçi İstanbul iş trafiğini çeke çeke sahile vardığımızda şükür hala aklım başımdaydı. Yürüyerek 10 dakika olan yolu arabayla 30 dakikada gitmiştik.
"Sen geç iskemleye otur ben de iki simit iki çay kapıp geliyorum."
"Üç yap buçuğa bölüşürüz."
Lütfen. Kimse tek bir simitle doymaz, her zaman buçuğuna ihtiyacın vardır.
Birkaç dakika sonra Alparslan simitleri poşetle koluna asmış çay bardaklarını da yeni gelim beceriksizliği ile getiriyordu. Sabah sabah üstüne dökecek sıcak şeyi sonra uğraş uğrayabilirsen.
"Ver bana rezil. Çay bardağı taşıyamıyorsun daha."
Bunu diyen kişi de çok yapmıştır da.
Şükür kız olmak sayesinde bünyede bulunan birkaç basit yetenek var: çay bardağı tutabilmek mesela.
Önümüze çayları koyup simitleri ve peynirleri çıkardık.
"Oh be içime bir huzur geldi yeminle. Sessiz sakin deniz sesi ile simit peynir keyfi yapmak varmış."
"Böyle bir kız olduğuna her dakika şükrediyorum."
Çayımdan bir yudum alıp simitimi peynire batırıp ısırdım.
"Nosol?"
"Bilirsin işte. Partideki kız mesela. Adı neydi onun? Pelin falan mı?"
"Pelinsu ama sen adını hatırlamasan da olur."
Onu kıskandığımı fark edince bana bir Ian Somehelder gülüşü atı ben zaten 300 derece olan havada kendimi tutamayıp eridim.
"Kıskanmana gerek yok. Sen istersen hatırlamam,olur biter."
"Odomomson."
Boğazıma takılan lanet parça ciğerimi deşercesine öksürmeme sebep olurken son saniyede çayımdan yudum alıp kendisini mide asitimde ölmeye gönderebildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stalker
HumorHayata bir Aden Rose Heard molası. Tanıtım: Nasıl olmuştu ben de bilmiyordum. Senelerin stalker'ı ben, sahte hesabımdan sahte bir hesap tarafından stalklanmış ve ifşa yemiştim. Şaka gibiydi. İsminin hatırına cevap verdiğim sahte hesabı hayatıma alma...