"Oha!"
Didem'in tepkisi çok yerinde olmuştu. Bulunmaması için bu kadar saklanılan bir USB'nin içinde kim bilir neler bulacaktık.
"Bunu buraya koyan her kimse senin taktiğini çalmış." dedi Savaş, Ateş'e dönerek. Sonra bize baktı ve anlatmaya başladı.
"Ateş motorunu ilk aldığı zaman çalmasınlar diye anahtarını aynı bu şekilde saklamıştı."
Savaş kahkahalarla gülerken Ateş çok ciddi bir şekilde "Motor bu motor, boru mu?" diye cevap verdi.
İkili arasındaki atışma bitince etrafa son kez baktık ve başka bir şey bulamayınca ofise döndük. Bence bu USB bize yeter de artardı.
●●●
Ateş USB'yi laptopa takarken hepimiz başına üşüşmüş onu izliyorduk.
Bir dosyaya girdi. Sonra onun içindeki başka bir dosyaya girdi. O dosyanın da içindeki dosyaya girdi. En son girdiği dosyanın içi boştu!
"Hay böyle işi..."
Oflayarak tekrar ekrana döndü. Bu sefer başka bir dosyaya tıkladı. Matruşka gibi dosyanın içinden dosyalar çıkarken en son 'resimler' yazan bir dosya çıktı karşımıza.
"İki buçuk saattir uğraşıyoruz çıka çıka elalemin resimleri mi çıktı gerçekten?"
Ciddi anlamda sinirlenmişti.
Birkaç resim için USB bu kadar gizlenmiş olamazdı değil mi? Mutlaka başka bir şeyler olmalıydı işin içinde.
"Açsana şu resimleri."
Bir fotoğrafı açtığı gibi donakaldık. Hepimiz inanamayarak ekrana daha yakından baktık. Hatta Ateş fotoğrafı büyütüp tekrar baktı.
Fotoğrafta iki Melis vardı!
●●●
"Melis'in ikizi mi varmış?" dedi Ateş şaşkınlıkla.
"Kahya, ailenin bir kızı olduğunu söylemişti!" diye cevapladı onu Savaş.
"Neden bu fotoğraflar bu kadar saklanmış?" dedi Didem şok olmuş bir halde ekrana bakarken.
"Melis'in ikizini saklıyorlar mıymış?" Bu soru Savaş'tan geldi.
"İkizi olduğu ne mâlum?" Bunu söyleyen Didemdi.
"Eğer klonlanma henüz icat edilmediyse bu ikisi kesinlikle ikiz olmalı." dedi Ateş.
"Aynadaki yansımamla bu kadar benzemiyorum ben!" dedi bu defa Savaş.
Aralarında tartışırlarken ben hâlâ olayın şokunu yaşıyordum.
"Peliiiin."
Bu ses şoku atlatmamı fazlasıyla sağlayabilecek güçteydi.
"Ne düşünüyorsun kızım, daldın gittin yine?"
"Bunu hiç beklemiyordum. Bence acilen evdeki çalışanlarla ve tekrar kahyayla konuşmalıyız."
"Melis ile de konuşmalıyız ama kız uzaya kaçmış galiba, ulaşamıyoruz bir türlü."
Evet Didem haklıydı. Melisle de konuşmalıydık ama önce elimizdekilerle yetinmeyi öğrenmeliydik. Çalışanlardan başlayacaktık sorgulara.
Elimizde bir aşçı, bir temizlikçi ve tekrar sorgulanması gereken bir de kahya vardı.
Ofisimizdeki sorgu odasına girip önce aşçıyla başladık. Adının Mine olması, üç yıldır Sevinç ailesinin yanında aşçılık yapması, 12.00-18.00 arası çalışması, evde yatılı kalmaması gibi bir sürü boş bilgi edindik. Bir de üst kattaki misafir odası diye düşündüğümüz yer, o ve temizlikçi kadının dinlenme odasıymış. Vay anasını, lükse gel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKİP
ActionBir elin beş parmağı... Biri olmasa hepsi eksik, hepsi yarım. Ama eğer bir aradalarsa sırtlanabilirler yükünü tüm dünyanın. Onlar kanlı bir çemberin içinde sürdüyorlar hayatlarını. Etrafta ceset kokusu var, bir de acıyla örülmüş duvarlar... Sıkışıyo...