Numarayı aldığımız gibi Ateş kime ait olduğunu araştırmaya başladı.
"Yılmaz Çakır'a aitmiş numara!" dedi şaşkınlıkla.
"Holding sahibi olan Yılmaz Çakır mı? Ne alaka ya?" Didem de şok olmuştu.
Yılmaz Çakır çok disiplinli bir iş adamıydı. Ayrıca çok da zengindi. Bizim cinayetlerle ne ilgisi olabilirdi ki?
"Gidip şu adamla konuşmalıyız bence."
"Ayrıca Melis'in ağzını arasak şu Yılmaz denen adam hakkında bir şeyler öğrenebiliriz belki." Savaş bunu söylerken Ateş'e baktı. Sonuçta dün Melis bize anlatmadığı şeyleri ona anlatmıştı.
"Hiç bana bakmayın. Bu adam ne ayakmış öğrenmek istiyorum. Ben holdinge gitsem olmaz mı?"
"Olur." dedim. Kısa ve net.
"Sen?" dedi Savaş.
"Ben ne?"
"Sen diyorum Melis'e mi gideceksin yoksa Yılmaz'a mı?"
"Melis'i görmem pek iyi olmaz sanırım. Muhtemelen benden nefret ediyordur. Ben Ateş'le birlikte giderim."
Ateş, Savaş'a Melis'in kaldığı otelin adresini verdi. Daha sonra ofisten çıkıp Ateşlerin evine ilerledik çünkü onun motoruyla gidecektik.
●●●
Holdinge vardığımızda şok içinde binaya baktım. Gökdelen gibiydi mübarek.
Ateş kapıya doğru ilerlediğinde yanına gittim. Tam içeri girecekken kapıdaki dört koruma onu durdurdu.
"Kimsiniz siz?"
Ne kadar da kibarlar!
"Yılmaz Beyle görüşmek için gelmiştik." diyerek cevapladım bize pis pis bakan adamı.
"Randevunuz var mı?"
Ateş "Gerek var mı?" derken polis kimliğimi çıkarıp kadına gösterdim.
Adamlar bir bize bir kimliğe baktıktan sonra geri çekildiler ve geçmemize izin verdiler.
İçeri girdiğimizde sekreter kadına doğru ilerledik.
"Yılmaz Çakır burada mı?"
"Evet efendim."
"Ofisi nerede?"
"Yirmi sekizinci katta. Randevunuz var mıydı acaba?"
"Yok." dedi Ateş. Çoktan kadına arkasını dönmüş asansöre doğru ilerlemeye başlamıştı. Bir saniye asansöre mi ilerlemeye başlamıştı? Merdivenlerden çıksak olmaz mıydı? Alt tarafı yirmi sekiz kat!
Merdivenlerden çıkamayacağımıza karar verdiğimde Ateş'in yanına ilerledim. O, asansörü çağıran tuşa bastığında hızlıca boynumu kaşımaya başlamıştım bile.
"Yine niye stres yaptın?"
"Bu vaka çok karıştı Ateş. Yılmaz Çakır ne alaka, bir türlü anlamadım." dedim gözlerimi asansör kapısına dikerek. Sonuçta asansörden korkuyorum diyemezdim değil mi?
"Başka bir şey var, yalan söylüyorsun. Gözlerini de kaçırıyorsun. Bana gerçek sebebini söyler misin?"
Ateş'e vereceğim cevabı düşünürken asansörün kapısı açıldı.
"Hadi, binelim." Ateş'in sorusundan kaçmak için hızlı adımlarla asansöre ilerledim. Kapı kapandığında derin bir nefes aldım. Ateş yirmi sekizinci katı tuşlarken ben aynadaki yansımama bakıyordum. Boynum kaşımaktan kıpkırmızı olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKİP
ActionBir elin beş parmağı... Biri olmasa hepsi eksik, hepsi yarım. Ama eğer bir aradalarsa sırtlanabilirler yükünü tüm dünyanın. Onlar kanlı bir çemberin içinde sürdüyorlar hayatlarını. Etrafta ceset kokusu var, bir de acıyla örülmüş duvarlar... Sıkışıyo...