Bölüm şarkıları:
*Yüzyüzeyken Konuşuruz~Ölsem Yeridir
*Yüzyüzeyken Konuşuruz~Esen
*Mavi Gri~Şiir Senin Yüzündür
*Edip Akbayram~Aldırma Gönül
(Bu şarkı 🤝 Çetin Ayaz)Uzun ama gerçekten uzun bir bölümle geldim. Size tavsiyem sindire sindire okumanız.
Hasretinizi sonlandırıyorum ve sizi Ekip'le baş başa bırakıyorum. Yorumlarınızın hepsine tek tek bakacağım. :)))
Keyifli okumalar. 🌞
×××
Avucumun içinde eli...
Saçlarımıza tutunan karlar...
Hâlâ ritminin üzerinde atan kalbim...
Kendi kendime gülmeye başladım sebepsiz yere. Ateş bir kaşını kaldırarak bana baktı tuhaf tuhaf, bu daha da çok sırıtmama sebep oldu. Zaten o da dayanamayıp güldü benimle beraber.
Bu sessiz anı bölen sesle birlikte yüzümüzü buruşturduk aynı anda. Bir an telefonumu kapatmak istedim, her şeyi susturup sadece Ateş'i duymak istedim fakat benim böyle bir lüksüm yoktu. Üstelik arayanın Emre olduğunu gördüğümde anında cevapladım aramayı.
"Doğrudan konuya gireyim mi yoksa halini hatırını sorup vakit mi kaybettireyim sana?"
Çevremdeki bir kişi normal olsaydı bari.
"Doğrudan konuya gir bakalım."
"Majeste." Adımlarım durunca Ateş'in bakışları değişti. Merak ve endişeyle karışık bir ifade yerleşti yüzüne. Konuşulanları duymak için kulağını kulağıma yaklaştırmaya çalışsa da elimle durdurdum onu. "Beş gündür ağzını bıçak açmıyor. Hulusi Amir bile girdi sorgusuna. Tık yok."
"Benden ne istiyorsun?"
"Ben istemiyorum, Majeste istiyor." Durdu, kelimelerini kafasında tarttı ve nihayet tekrar konuştu. "Pelin ya da Ateş gelirse konuşurum dedi. Ateş'in gönderdiği klasörleri hatırlıyor musun? Şimdiye dek ölen adamların listeleri mevcut elimizde. Gün içinde çekilen fotoğrafları, hatta cesetlerinin resimleri... Kanıtlarımız var, kadın da zaten itirafçı olmak istiyor ama sadece size itiraf edeceğini söylüyor. Her şekilde mahkemeye sevk edilecek fakat yine de konuşturmamız gerekiyor, biliyorsun."
Göz ucuyla Ateş'e baktım. Onu yeniden annesiyle yüzleştirmeye hiç niyetim yoktu. "Gelirim." Kaşları çatıldı, yüzü asıldı. Gözleriyle bana 'gitme' dedi resmen.
"Tamamdır, görüşürüz."
Telefonu montumun cebine attım, başımı eğip söyleyebileceğim bir şeyler düşündüm. "Benden saklamayı düşünmüyorsun umarım?" dedi soru sorar gibi. Elini çeneme uzatarak gözlerimizi buluşturdu. "Anlat hadi."
"Karakola uğramam gerekiyor."
"Majeste'yle mi ilgili?" Sesinde hiçbir duygu yoktu. Son zamanlarda daha sık fark ediyordum bunu. Konu annesi olduğunda buz kesiyordu dudakları, sesi soğuyordu.
"Konuşmuyormuş. Seninle veya benimle konuşacakmış sadece." Ne hissettiğini, ne düşündüğünü anlamaya çalıştım fakat duvardan farksızdı. Bomboştu. "Bak, seni buna bulaştırmak istemiyorum. Daha yeni toparladın ve tekrar dağılmanı göze almayacağım. Ben hallederim tamam mı?"
Cümlelerimi arka arkaya sıraladıktan sonra kirpiklerimin altından tatlı tatlı ona baktığımda birden sırıtmaya başladı. "Beni böyle kandırabileceğini mi sanıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKİP
ActionBir elin beş parmağı... Biri olmasa hepsi eksik, hepsi yarım. Ama eğer bir aradalarsa sırtlanabilirler yükünü tüm dünyanın. Onlar kanlı bir çemberin içinde sürdüyorlar hayatlarını. Etrafta ceset kokusu var, bir de acıyla örülmüş duvarlar... Sıkışıyo...