FİNAL : Gökyüzü Mektupları

2K 194 1.3K
                                    

Emre Aydın, Her Şey Biraz Hâlâ Sen
Emre Aydın, Buralar Yalan
Kendimden Hallice, Sakince Yoruldum
Nilipek, Gözleri Aşka Gülen
Gripin, Belki Çok Da Şey Yapmamak Lazım
Madrigal, Kelebekler

☀️

"Artık güneşin doğmasını bekleyecek gücüm kalmadı ama siz yeni doğacak güneşi mutlaka bekleyiniz."

Bu alıntı abimin en sevdiği yazar olan Stefan Zweig'in intihar mektubuna ait. Onu kaybettikten sonra odasına girdiğimde kırmızı kapaklı defterini bulabilmek için rafları karıştırıyordum ve yazarın hangi kitabına denk gelsem, son söz kısmındaki bu cümlenin altının kurşun kalemle çizilmiş olduğunu görmüştüm.

Sonra fark ettim ki Çetin Ayaz'ın günlüğünün her sayfası da aynı cümleyle başlamış. Abim için Güneş'i özel kılan belki de bu cümleymiş, belki de Güneş özel diye bu cümleyi böylesine benimsemiş ve her yere yazmak istemiş.

Bunu asla bilemeyeceğim çünkü o artık yok.

Fakat bana son söylediklerinden biri üzülmemem gerektiğiydi ve bir diğeri de o defterin sayfalarının başlangıcına aitti. Yeni doğacak Güneş'i mutlaka beklemeliydim.

Bana kendisinin bekleyecek gücünün olmadığını söyleseydi eğer, ona çikolata alırdım ve üzerine uzun uzun konuşurduk. Ben onun umudu olurdum, gücünü toparlardım çünkü bizim en iyi yapabildiğimiz şey buydu. O ve ben daima birbirimize iyi gelmenin bir yolunu bulurduk.

Şimdi o yok. Benim hakkımda bir soruşturma başlatıldı. Cemre bir teknede yatıp kalkıyor ve kimseyle konuşmak istemiyor. Berna kendini suçluyor babasına Ayhan Ilgaz'ın peşini bırakmasını söylediği için, her şeyini kaybetmiş hissediyor. Oğuz'un ağladığını hiç görmedim. Onun ne kadar Çetin'e bağlı olduğunu en iyi ben biliyorum ve buna rağmen devamlı olarak koşturuyor, geride kalan her emanete sahip çıkabilmek için kendini paralıyor. Nefes alacak boşluk bırakmıyor kendine çünkü bırakırsa öyle bir dağılır ki, bir daha toparlayamayacağından korkuyor.

Aynı kişiyi kaybetmiş olsak da hiçbirimizin acısı diğerininkine benzemiyor çünkü Çetin, herkesin hayatına bambaşka izler bırakarak kazıdı kendini. Zekâsına hayran olunacak bir düşmandı, en büyük şansım diyebileceğim kadar iyi bir abiydi, her elemanına sonuna kadar sahip çıkan bir patrondu, sevdiği kadının dudaklarından dökülen her cümleyi emir sayan bir sevgiliydi, kendi kanından olmayan iki çocuğu okutup büyüten bir babaydı.

Çetin Ayaz tek bir kişiydi ama varlığı bin ömre bedeldi.

Artık nefes almıyor olması bile üzerimdeki desteğinin bitmesine neden olmadı. Elini hep omzumda hissettim. O sorgu odasında tek başımayken de karşıma türlü türlü kişiler otururken de onun odasında bir sinir krizi geçirip ağlarken de tıpkı göğsünün cebinde taşıdığı mektubum gibi o da benim hep yanımdaydı. Her anımdaydı.

Bana kimin ne dediğini umursamadım. Hulusi Amir'in konumuna geçen, hayatımda büyük izleri olan Sinan Başkomiser'in, yeni rütbesiyle Sinan Amir'in söylediklerini bile yapmadım. Çetin'le olan bağımı bir kez bile reddetmedim, bir kez bile onun adının kötü anılmasına izin vermedim, hatıralarımızın hiçbirine saygısızlık etmedim.

Görevimden men edilebileceğimi söyledikleri halde hikâyedeki hiçbir detayı değiştirmedim. Çünkü Pelin Arıkan Asaf, artık polis kimliğine sahip olmayacaksa bile adının günün birinde dürüstlüğüyle anılmasını istiyordu. Adım kaybolup gitmemeliydi, bir yara izinin hatırlandığı gibi hatırlamalıydı insanlar beni. Bunun bile elimden alınacağını, ismimin lekeleneceğini söylediler karşıma geçenler.

EKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin