Yeni bölüm biraz geç de olsa geldiii. Umarım beğenerek okursunuz. Çok uzatmadan sizi bölümle başbaşa bırakıyorum. Keyifli okumalar.
×××
Telefonumun çalmasıyla gözlerimi araladım. Kolumu telefonuma uzatıp kim olduğuna bakmadan açtım.
"Pelin."
Ah Didem ah. Bari uyusaydım biraz.
"Efendim." dedim gözlerimi ovuştururken.
"Ben şimdi eşyalarımı toplamaya karakola geldim. Evde değilim yani merak etme diye aradım."
"Tamam Didem. Benim de işim var zaten. Sen de merak etme."
Dedim ve telefonu kapattım. Ne saçma bir konuşmaydı bu böyle.
Yüzümü yıkayıp buzdolabının başına geçtim. Birkaç bir şey atıştırıp giyinmek için odama çıktım. Üzerime asker yeşili bir tişört altıma da siyah dar paça bir pantolon giydim ve evden çıktım. Motoruma atlayıp karakola geldim.
Hulusi Amir'e ekibime kimleri alacağımı söyledim.
"Peki amirim ofis ne olacak? Hangi katta acaba?"
"Pelincim özel bir ekip bu. Ben karakolun yakınlarında bir ofis ayarladım. Daha çok bir ev gibi. Neyse sen git gör, bakalım beğenecek misin?"
Özel ekibimizin özel bir ofisi olacaktı demek. Hızlı adımlarla bana tarif edilen yere gittim.
Tek katlı dışarıdan ev gibi gözüken bir ofisti burası. Kapıyı tıklattığımda tanımadığım bir adam açtı.
"Hoşgeldiniz Pelin Başkomiserim."
Başkomiser mi? Bu günleri görmek benim en büyük hayalimdi.
İçeri girip etrafa bakındım. Kocaman bir masa, bir sürü sandalye, büyük bir yazı tahtası, duvarda panolar, bir koltuk, mini bir mutfak, hatta kendine ait sorgu odası bile vardı. Gözlerim doldu resmen. Burası bize ait olabilir miydi gerçekten?
Bana kapıyı açan adam yanıma geldi.
"Başkomiserim, biz her şeyi ayarladık. Yalnız şuradaki birkaç kutuda mutfak eşyaları var. Onları siz yerleştirebilir misiniz? Biz artık gidelim."
"Ben ayarlarım merak etmeyin. Her şey için çok sağolun." dedim içten bir tebessümle.
Önce Savaş ve Didem'i arayıp buraya gelmelerini söyledim. Daha sonra kutudaki eşyaları çıkarıp bir bir yerleştirdim raflara.
Didem ve Savaş gelip hayran hayran ofise bakarlarken ben de onları izledim.
Her yeri inceledikten sonra karşımdaki sandalyelere oturdular.
"Eeee, hazır mısınız bakalım?"
"Sabırsızlanıyorum." dedi Didem.
"Ben de." dedi Savaş heyecanla.
Siz bir de beni bilseniz...
●●●
Yine telefonumun sesiyle kalktım. Hava daha tam aydınlanmamıştı bile. Bu sefer arayan Hulusi Amirdi. Hemen toparlanıp telefonu açtım.
"Pelin biraz erken biliyorum. Ama ilk vakanı almanın vakti geldi. Adresi yolladım sana. Olay yeri inceleme de orada zaten. Kolay gelsin, başarılar."
Nasıl yataktan fırladım ne ara giyindim bilmiyorum. Koşarak Didem'in yatak odasına daldım.
"Dideeeeeeem!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKİP
ActionBir elin beş parmağı... Biri olmasa hepsi eksik, hepsi yarım. Ama eğer bir aradalarsa sırtlanabilirler yükünü tüm dünyanın. Onlar kanlı bir çemberin içinde sürdüyorlar hayatlarını. Etrafta ceset kokusu var, bir de acıyla örülmüş duvarlar... Sıkışıyo...