13. Bölüm : Sevgili

9.6K 716 824
                                    

Didem elinde bir şişeyle gelip yere oturdu. Hepimiz şişenin etrafına toplanınca oyun da başladı.

Şişe Didem ve Ateş arasında durduğunda Didem o meşhur soruyu sordu.

"Doğruluk mu cesaret mi?"

'Doğruluk.' cevabını alınca biraz düşündü.

"Hiç fobin var mı?"

Aklıma asansördeki halimiz gelince ufak bir tebessüm ettim.

"Karanlık." diyerek cevapladı onu Ateş.

"Oha, sen cidden korkuyor musun karanlıktan? Çok saçmaymış."

"Senin ev arkadaşının asansör fobisi normal, benimki saçma öyle mi?"

Sinirle ona döndüm. Niye durup dururken bana sataşmıştı ki? Tam ağzımı açacağım sırada Didem söze girdi.

"Sen onu nereden biliyorsun!?"

Ateş asansörde kalma anımızı, benimle dalga geçmeyi ihmal etmeden anlatırken kendisinin de korktuğunu unutmuştu galiba.

Aslında onu rezil edebilirdim, sonuçta o asansörde sadece ikimiz vardık ve onun korkudan titrediği gibi bir yalan söylesem Didem hiç şüphesiz bana inanırdı. Ama bunu yapmadım çünkü ben mükemmel bir arkadaşım.

Şişe tekrar çevrildi ve bu sefer Ateş bana soruyordu.

"Cesaret." cevabını verdiğimde hemen ayağa kalktı. Bu benim biraz korkmama sebep oldu, insan biraz ne yaptıracağını düşünür değil mi? Hazırlanıp da mı gelmiş, anlamadım ki.

Ben hâlâ oturuyor ve ona anlamazca bakışlar atıyordum. Elini bana uzattığında ondan destek alarak yerden kalktım. Sonra ben ve üç celladım mutfağa doğru ilerledik.

Düşünsenize Ateş elime bir bıçak verip, harakiri yapmamı istiyormuş.

Ateş, Didem'in kulağına bir şeyler fısıldadı. Sanırım ölüm fermanım birazdan elimde olacaktı. Didem sırıtarak mutfak dolabını açıp bir paket tuz çıkardıktan sonra bir de yemek kaşığı tutuşturdu elime.

"Şimdi doldur bakalım kaşığını güzelce, sonra yiyiver onu."

Ateş'in yeşilçamdaki kötü adamlar gibi sırıtması, gülümsememe neden oldu.

Ne kadar kötü olabilir ki diyerek bir kaşık tuzu ağzıma götürdüm.

Bayağı kötü oluyormuş.

Onlar şekilden şekile giren yüz ifademe gülerken ben üç bardak su içtim. Sonunda ağzımdaki kahrolası tat azaldığında Didem'e döndüm.

"Hadi bunlar gülüyor, kızım sen niye gülüyorsun? Ölüyordum burada, tansiyonum mahvoldu."

"Üzgünüm Pelo, seni sürünürken izlemek çok keyifli."

Ne kadar doğru arkadaşlar seçmişim!

Tekrar salona dönüp yere oturduk. Yine şişe Ateş ve Didem arasında durdu ama bu sefer Ateş soruyordu.

Didem 'doğruluk' cevabını verdiğinde Ateş bir süre düşündü. Sonunda aklına gelen soruyla Didem'e döndü.

"Şimdiye kadar kaç sevgilin oldu?"

Açıkçası bu sorunun cevabını ben de merak ediyordum. Üniversitede herkes Didem'in peşinden koşardı. Anlattığına göre lisede de durum böyleymiş.

Parmaklarını açıp saymaya başladı. "Arda, Bartu, Efe, Selim... Selim çok yakışıklıydı be." Bir sürü isim saydıktan sonra bana döndü.

EKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin