Selamlar canlarım, ciğerlerim. Yeni bir bölümle karşınızdayım.
Bu bölüm katilimiz ortaya çıkıyor. Yazardan spoi yediniz, hayırlı olsun shsjsnsjsj.
Sabırsızlıkla beklediğinizi biliyorum bu yüzden fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum.
Keyifli okumalar..😊
×××
Kamera kayıtlarının bulunduğu CD'yi takıp bilgisayarın karşısına dizildik ve cinayet gününe ait görüntüleri oynatmaya başladık.
Sonunda Hilal-Hakan çifti kafeye girdi. Sipariş verdikten sonra tezgaha yaslanarak beklediler. Kahveleri hazırlayan adam tezgaha bıraktıktan sonra arkasını dönüp raflara doğru ilerledi. Tam o sırada üzerinde 'sky' yazısı olan kapüşonlu giymiş bir adam tezgaha ilerledi.
Maktullerimizin arkası dönük olduğu için adamı fark etmediler. Adam cebinden uyku ilacını çıkarıp kahvelere ekledi ve yüzünü olabildiğince gizlemeye çalışarak hızlı adımlarla dükkandan çıktı. Daha sonra kahveleri hazırlayan kişi elinde kremayla döndü ve kahveye ekleyip Hakan Bey'e uzattı. Saat 13.00'da çiftimiz ellerinde kahveleriyle kafeden çıkış yaptı.
Ateş kamera kayıtlarını geri sarıp kapüşonlu adamın olduğu yerde durdurdu ve görüntüyü yaklaştırdı. Adamın yüzü çok az görünüyordu. Görüntü siyah beyaz olduğundan kapüşonlusundan çıkan birkaç tutam saçın rengini de göremiyorduk. Boyu 1.80 civarı olmalıydı. Muhtemelen 75-80 kiloydu.
"Bu adam nasıl elini kolunu sallaya sallaya kahvelere uyku ilacı atabiliyor ya? Kimse mi fark etmiyor koskoca kafede?"
Ateş'in sitem dolu sözlerinden sonra Savaş konuştu. "Baksana neredeyse herkes kafasını telefonuna gömmüş. Kimse bakmıyor ki çevresine."
Didem'den konuyla ilgili bir yorum bekliyordum. Oysa, o hâlâ adamın yakınlaştırılmış görüntüsüne bakıyordu. Uzun bir süre daha baktı. Sonra aceleyle telefonunu çıkardı.
"Didem, bir şey mi buldun?"
Sorumu cevaplamadı. Her ne yapıyorsa o kadar yoğunlaşmıştı ki duyduğundan bile emin değildim.
"Yemin ederim aynı!" Âdeta çığırarak söylediği cümleden sonra telefonu bana uzattı.
Semra ve Yılmaz vardı fotoğrafta. Niye bu kadar heyecanlandığını anlamam uzun sürmedi. Yılmaz'ın üzerindeki 'sky' yazan gri kapüşonlu, her şeyi anlatıyordu.
"Kıyafet çok tanıdık gelmişti. Nereden hatırladığımı buldum. Semra'nın instagramına baktığımda görmüştüm."
"Oha, oha! Didem stalkta çığır açtın şu an!"
Ateş elimden telefonu alıp resme bakarken ben Didem'i tebrik etmekle meşguldüm.
"Eee, şimdi ne yapıyoruz Şef?"
"Yılmaz denen herifi saklandığı delikten çıkarıyoruz. Semra bir sürü adres vermişti. Hepimiz bir adrese gidiyoruz. Umarım bulabiliriz."
Çoktan ofisten çıkmıştık bile. Ben motorumu almak için servise ilerledim. Ona kavuşmuş olmanın mutluluğuyla yola koyuldum. Adresleri paylaşmıştık. Benim payıma düşen yaklaşık kırk beş dakika uzaklıktaki bir ev olmuştu.
Ev sandığım ama villa olan bu yere vardığımda kapı zilini defalarca çalmama rağmen açan olmadı. Ben de silahımı çıkarıp arka tarafa doğru ilerledim. Tırmanıp sırt çantamdan çıkardığım çakıyla pencereyi zorladım. Sonunda açıldığında zaferle gülümsedim ve içeri atladım. Silahımı daha sıkı kavrayıp odaları kontrol etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKİP
AçãoBir elin beş parmağı... Biri olmasa hepsi eksik, hepsi yarım. Ama eğer bir aradalarsa sırtlanabilirler yükünü tüm dünyanın. Onlar kanlı bir çemberin içinde sürdüyorlar hayatlarını. Etrafta ceset kokusu var, bir de acıyla örülmüş duvarlar... Sıkışıyo...