80. Bölüm : Birden Fazla Gökyüzü

2.8K 265 1K
                                    

Nisanın sonlarına yaklaşmıştık. Artık bir çatının altında yedi kişiydik ve bunların beşi benimle konuşmuyordu.

İkisi zaten portakalda vitamindi daha, onları saymıyordum. Açık ara en ağır tribi Didem'den yiyordum ve bu tahmin edilebileceği üzere ölmekten daha beterdi. Sebebi de o hamile olduğunu ilk bana söylerken benim hamileliğimi Savaş'tan bile sonra öğrenmiş olmasıydı.

Elbette ki ilk duyduğunda bağırarak sevinmiş, çocuklarımız birlikte büyüyecek diye dolaşmıştı etrafta. Kollarını bana sımsıkı sarıp korkularımın hepsini çekip almak istemişti ama zaman geçtikçe detaylara takılmış, Savaş'ın başarısız oyunculuğuyla birlikte onun zaten biliyor olduğunu fark edince ciddi anlamda dellenmişti.

Dış kapının mandalıyım zaten, öleyim de kurtul benden, ben senin yıllardır yanında olan arkadaşın değil miyim, sağır sultanın bile benden önce haberi oldu, inanamıyorum sana rezil insan...

Bu tarz söylemleriyle hayatımı karartıyordu.

Savaş'ın karnımdaki şeyin varlığını ekibe söylediğim andaki tepkisi ise tüm bunlardan daha beterdi.

"Ben hamileyim."

"Aaa! Nasıl ya? Oha gerçekten." Elini ağzına kapatıp gözlerini dünyanın en kötü oyunculuğuyla pörtlettiğini de söylemeli miydim? "Şok oldum lan, hayırlı olsun."

Didem de Selim de oldukça zeki insanlardı ve çat diye anlayıp haliyle onun nereden bildiğini sorgulamışlardı. Bu Çetin hikâyesini anlatmama sebep olunca Didem bu sefer iyiden iyiye içerlenmişti hormonlarının da etkisiyle.

Selim ilk duyduğu an zıplayarak sevindi. Ciddi ciddi nasıl reaksiyon vereceğini bilemedi ve bir anda zıplayıp boynuma atladı. Ekip gerçekten bizden çok daha fazla mutlu olmuştu bu duruma.

Aradan geçen iki haftayı aşkın sürede aklına gelen her an beni aramış, isim önerilerinde bulunmuştu Selim. Bunları tek tek saymak istemiyordum, aralarında en kabul edilebilir olanının Michelangelo olduğu bilgisi yeterliydi bence.

O da söylediği her isme burun kıvırdığım için kendi içinde bir küskünlük yaşıyordu bana. Şakayla karışıktı, Didem küsünce canı bana küsmeyi çekmişti ve sebep olarak da bunu öne sürmüştü.

Ateş, normal hamileler gibi davranmadığımı söylüyordu. Gecenin köründe onu kaldırıp bir şeyler aşermediğim için bana laf atıp duruyordu. Savaş ve Didem'in maceralarını dinlerken çok özeniyordu ve benden de buna benzer bir hamilelik süreci bekliyordu ama benim iştahım öyle kapalıydı ki iki lokma şeyi bile o ağzıma zorla tıkıştırdığında yiyebiliyordum ancak.

Doktora gitmiştik, ilk kontrol yapılmıştı ve vitamin takviyelerine başlamıştım. Kullandığım ilaçların iştahımı kestiğini bahane ediyordum ama buna inanmıyordu. Yemek yemediğim için ondan azar yiyip duruyordum.

İki buçuk ayı bulacak olmasına rağmen içimdeki yemek istemiyordu, içimdeki sadece kusmak istiyordu. Bu konuyu Didem'le de konuşmuştum. Aramızda bir hafta gibi bir süre vardı, doğumlar peş peşe denk gelecekti ama buna rağmen süreçler gerçekten apayrıydı. Didem'in ağzı bir saniye bile boş kalmıyordu. Dümdüz otururken sıkılıp bisküvi falan tırtıklamaya başlıyordu kenardan. Bense ona bakıp yüzümü buruşturan taraftım.

Panik ataklar, endişeler, mide bulantıları derken berbat bir süreç içindeydim. Mutlu hissettiğim anlar giderek azalıyordu. Sürekli kaygı halindeydim ve bu beni daha çok yıpratıyordu.

EKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin