54. Bölüm : Kana Boyanmış Bedenler

7.3K 609 903
                                    

Olay yeri şeritlerini geçmem için kaldıran komisere başımla selam verdikten sonra cesedin yanına doğru ilerlemeye başladım. Ekibim arkamdan gelirken ismini bilmediğim komiser de bizi takip ediyordu.

Ağaç dalları arasından vuran güneş, cesedin etrafındaki kan gölünü parlatıyordu. Gözlerimi cesede çevirdiğimde yutkundum. Bu manzarayı tarif etmem için bir kelime gerekseydi kesinlikle vahşet derdim.

Yerde sırt üstü yatan kızın gözleri açıktı. Bu nadir rastlanan bir durumdu çünkü korku anında gözler sımsıkı kapatılırdı fakat bu kız her ne gördüyse ona dikkatle bakmayı seçmişti.

Üzerinde kısa, lacivert ve pullu bir elbise vardı. Maşalı açık kumral saçları kana bulanmıştı. En fazla 25 yaşındaydı, belki de çok daha gençti.

Bir diğer kan donduran şey, kızın boğazının parçalanmasıydı. Boynundaki damarları görebileceğim kadar derindi kesikler. Buraya bir ayı gelemeyeceğini bilmesem katilin bir ayı olduğunu düşünürdüm.

Boğazından süzülen kanlar ensesine doğru bir yol çizmişti. Eğer ayaktayken katil ona saldırmış olsaydı kanın göğsüne doğru süzülmesi gerekirdi. Bu durumda kız öldürülmeden önce yatar pozisyonda olmalıydı.

Didem dizlerinin üzerine çökerek cesedi yakından incelemeye başladığında Selim'in gözlerinde hayranlık dolu bir ifade vardı. Didem'in her bir hareketini dikkatle inceliyor, ayrıca onun baktığı yerlere bakarak cesetle ilgili detayları hafızasına kazıyordu.

Savaş cesetten uzakta, çevredeki toprakları kontrol ederken Ateş de şeritlerin dışına çıkmış ve ağaçların gövdelerine bakıyordu.

Plastik eldivenlerimi giydikten sonra dizlerimin üzerine çökerek cesede iyice yaklaştım. Kızın kahverengi gözlerine baktığımda kendi iradesiyle açık olmadıklarını fark ettim. Kirpikleri neredeyse kaşlarına değiyordu ve göz kapakları görünmüyordu. Kızın gözlerini kapatmak istediğimde bile hiçbir değişiklik olmadı.

Gözleri açık kalsın diye göz kapakları yapıştırılmış mıydı?

Bunu düşünürken kulağındaki küpelere ve boynundaki kolyeye takıldı gözlerim. Kolyenin zincirinde kan vardı fakat sonsuzluk işareti şeklindeki ucunda yoktu. Yine aynı işareti taşıyan küpelerse tamamen temizdi. Katilin bunları kız öldükten sonra takmış olması muhtemeldi.

Nasıl bir katille karşı karşıyaydık biz?

"Üzerinden kimlik çıktı mı?" diye sorduğumda, "Hayır başkomiserim." dedi olay yeri ekibinden biri. Büyük bir delil poşeti çıkarıp bana gösterdi. "Ayakkabılarını ilerideki ağacın arkasında bulduk. Özenle koyulmaktan çok sürüklenirken çıkmış gibilerdi."

Didem kızın çıplak ayaklarına dikkatle baktı ve topuğundaki toprakları görünce gözlerini kıstı. "Elbisesinin arkasında da toprak kalıntıları var, bunlar etek kısmına doğru çoğalıyor. Yani kızın belli bir mesafeden itibaren koltuk altlarından tutularak sürüklenmesi muhtemel."

"Zaten burada da izler var." dedi Selim bulunduğu yerin sağ tarafını işaret ederek.

Başımı Ateş ve Savaş'a çevirdiğimde ikisinin aynı ağacı dikkatle incelediklerini fark ettim. "Buraya gelsenize." dedi Savaş.

Toprak zeminde onlara doğru ilerlerdiğimiz sırada Didem sendeleyince Selim onu kolundan tuttu. Savaş sol elini anında yumruk yaparken başını gökyüzüne çevirdi ve yalnızca iki saniyeliğine gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Ardından az önce baktığı ağaca bakmaya devam etti. Bu sırada Didem de hızlıca toparlanıp kolunu Selim'den çekti ve Savaş'ın yanına ilerledi.

EKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin