37. Bölüm : Yeni Alarm

7.2K 637 334
                                    

Didem'in arabasından inip olay yeri ekibinin yanına ilerledik. Kaydırağın önüne bırakılmış olan ceset sırt üstü yatıyordu. Alnında 739426-5272 sayıları yazılıydı. Henüz önceki sayıların anlamını bulamamışken bir de yenileri çıkmıştı karşımıza.

Cesedin yanına diz çöktüğüm sırada inceleme ekibinden biri yanıma geldi. "Üzerinden kimlik çıktı komiserim. Bahadır Aydın, 21 yaşında."

Kumral saçları alnına dökülmüş gence baktım. Üzerinde haki renginde bir gömlek vardı.

Sayılar, kumral saç, yirmili yaşlar ve haki rengi. Tüm bunlar neyi ifade ediyordu?

Ortak noktaların yanı sıra bir de farklılık bulunuyordu. Bahadır'ın bileklerinde morluklar vardı, yani zorla tutulduğu kesindi.

Dikkatlice gömleğinin sol kolunu kıvırdım. Tam da beklediğim gibi küçük bir iğne iziyle karşılaştım. Yine arsenik kullanılmış olmalıydı.

Kıyafetlerin üzerinde kan lekesi yoktu. Demek ki bu kıyafetleri de katil giydirmişti. Giysilerin tam da maktullerin bedenine göre olması, katilin bir süre boyunca maktulleri izlediği teorisini destekliyordu.

Kurbanları bir şekilde seçiyor, birkaç gün boyunca esir olarak tutuyordu. Alınlarına sayılar yazıp onları zehirliyor ve koyu yeşil kıyafetler giydiriyordu. Peki onları niye tek tip yapmaya çalışıyordu?

Bunlar öfke cinayeti değildi. Ayrıca özel olarak bir cinsiyet seçmediği için bu gençler katilin hayatındaki bir figürü temsil ediyor da olamazdı. Bir öncekinden çok kısa süre sonra bir tane daha cinayet işlemişti. Her şeyi planlamıştı ama aceleci davranıyordu. Bir şeye yetişmeye çalışıyormuş gibi...

Omzuma dokunan el ile birlikte arkamı döndüm. Ateş elindeki telefonu bana gösteriyordu. "Ayakkabısının altından çıkmış."

Kurban bu defa denize atılmamasına rağmen yine de telefon vakumlu bir poşetin içindeydi.

"Ailesine haber verildi mi?" diye sordum olay yeri ekibine dönerek.

"Kimsesi yokmuş komiserim, yalnız yaşıyormuş."

Açelya da yalnız yaşıyordu. Kurban tipleri aynıydı.

"Didem, Ateş ile birlikte Bahadır'ın evine bir bakın. Biz de Savaşla ofise geçelim."

●●●

Ateş'ten

"Pelin'le nasıl gidiyor?"

Katlı kıyafetlerin aralarına tek tek baktım. Hırkaların ceplerine bakmayı da ihmal etmedim. Elimi rafların arkasına doğru uzatıp orayı da kontrol ettim. Dolaptan hiçbir şey çıkmamıştı.

"Pelin'le nasıl gidiyor?" dedi Didem az öncekinden daha yüksek bir sesle.

O, salonu incelerken ben yatak odasındaydım. Sorusunu duymazdan gelirsem susacağını düşünmüştüm. Ama susmuyordu. Muhtemelen cevap alana kadar da susmayacaktı.

"İyi." dedim toplu yatağın üzerinde elimi dolaştırırken. Bahadır, yalnız yaşayan bir adama göre oldukça düzenliydi.

Ve o sırada Didem kapıdan başını uzattı. "Ne kadar iyi? Çok mu, az mı?"

Elimi başıma götürüp şakaklarımı ovdum. Pelin dün geceki kıskançlık olayının acısını başıma Didem'i göndererek çıkartmıştı. Bu resmen bana verilen bir cezaydı, başka açıklaması olamazdı çünkü.

"Savaş sana nasıl katlanıyor?" diye sorduğumda bozulmasını beklemiştim. Düşüncelerimin aksine odaya girip raftaki kitaplara yöneldi.

"Savaş sana da yıllardır katlanıyor, bu da onun mükemmelliği."

EKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin