18. Bölüm : Sherlock

9K 715 296
                                    

Etrafımda uğultular duyduğumda gözlerimi zorlukla açtım. Hastane odasındaydım. Ne olduğunu hatırlamam uzun sürmedi, kurtulmuştum!

Oda, iş çıkışı ağzına kadar dolu olan otobüsler gibiydi. Karşı koltukta Hulusi Amir ve Sinan Başkomiser oturuyordu. Cenk onların yanında dikiliyordu. Savaş ve Didem yatağın sol tarafında sohbet ediyorlardı. Emre ve Ateş ise yatağın sağ tarafındaki duvara sırtlarını yaslamış, boş boş yere bakıyorlardı.

Bunları düşünürken Ateş ile göz göze geldik. Hemen yaslandığı duvardan uzaklaşıp yanıma geldi.

"İyi misin Pelin?"

Cevap vermeme fırsat kalmadan odada başka sesler yankılanmaya başladı.

"Ayy, uyandı!"

"Nasıl hissediyorsun kızım?"

"Çok korkuttun bizi."

"Benim kadar mükemmel bir insanı bile ne hale getirdin kanka. Kaç gündür uyumuyorum, güzelim gözlerim kıpkırmızı oldu."

"Kapa çeneni Cenk!"

Cenk yine boşboğazlığıyla zirvedeydi. Emre ise her zamanki gibi Cenk'i azarlıyordu.

"İyiyim, merak etmeyin. Ayrıca kusura bakma Cenk, isteyerek kaçırılmadım. Seni güzellik uykularından mahrum bıraktığım için çok özür diliyorum." dedim sahte bir hüzünle.

"Seni bağışlıyorum ama bir daha olmasın."

Cenk'ten sonra Didem yanıma geldi.

"Gerçekten iyisin değil mi?"

"Gerçekten iyiyim." derken gözümün önünde Çetin'in bana uyuşturucu verdiği sahneler canlanıyordu.

"Şimdi söylemenin sırası mı bilmiyorum ama abin aradı defalarca. Adamın içine doğdu herhalde. Ara istersen, daha fazla meraklanmasın."

Telefonu hızla elinden aldım. Abimin numarasını tuşladığım gibi hemen bir 'alo' sesi işittim. Telefonun başında bekliyordu galiba.

"Pelin niye açmıyorsun telefonlarımı?"

Abime asla yalan söylemezdim, o zaten anlardı bir şey olduğunu. Bu yüzden doğruları söylemek zorundaydım.

"Kaçırıldım." Pat diye söylemek en kolayıydı bence.

Öfkeyle bağırdı. "Çetin şerefsizi yaptı değil mi!?"

Ona Çetin'i anlatmıştım. Çetin'i ilk gördüğüm zamandan, kolumun kırıldığı trafik kazasına kadar her şeyi detaylarıyla bilen tek kişiydi.

"Evet."

"Sana zarar verdi mi? İyi misin Pelin?"

"İyiyim." dedim. Oysaki bıraksalar üç gün durmadan ağlardım.

"Hayır iyi falan değilsin. Sen yalan söylemezsin bana, yanında birileri var değil mi? Rahat konuşamıyor musun?"

"Evet." Odadakilere göz attım. Hepsi başka bir şeyle ilgileniyor gibiydi ama beni dinlediklerinden adım kadar emindim.

"Anladım, en azından sorduğum sorulara cevap ver olur mu güzelim?"

"Tamam abi."

"Zarar verdiler mi sana?"

Sertçe yutkundum. Eğer bu konuyu konuşursam rahatlardım belki. Fakat etrafımda bu kadar insan varken her şeyi anlatamazdım. Umutla Emre'ye baktım. O buradakileri uzaklaştırabilirdi.

Gözleri beni bulduğunda ne ifade etmeye çalıştığımı anlamış olacak ki hemen söze girdi.

"Biz beş dakika çıkalım da Pelin rahat rahat konuşsun." dedi ve herkesi dışarı çıkardı.

EKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin