Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)
Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.
İnstagram : hilaleasar
Bölüm Şarkısı/-ları :
Çok öptüüüm ♥
Keyifli Okumalar...
SINIR : 900 yorum
Arkadaşlar şu sınır ve yorum konusunda gerçekten üzülüyorum. İnanın koyduğum sınırlar fazla değil, okuyan herkes yorum yapsa zaten çoktan geçilebilecek sınırlar bunlar. Kitabın sonlarına yaklaştık, bu bölüme kadar okuyan çoğu kişi beğenmiş de bu bölüme gelmiş.
Emeğe saygı, yazara saygıdır. Beğendiğiniz bir şeye birazcık saygı istiyorum çok bir şey değil.
Her insanın içinde bulunduğu dibi karanlık bir kuyuda olduğunu düşünürdüm bazen. Kimileri gökyüzü maviliklerini görür kendi kuyusuna gömülmemek için bir neden yaratırdı kendine. Kimileri öyle sert düşmüştür ki oraya dizlerinde tekrar ayağa kalkabilecek kuvveti bulamazlardı. Ben yalnızca düşmemiştim. İçinde bir fırtınayla boğuşmuş, yere çakılmıştım. Dizlerim hasarlı, ellerim tırnaklarımı avuçlarıma batırmaktan yaralı... Ama bir şey vardı işte. Beni hala bu hayatta tutabilen, bulunduğum o karanlık kuyuda çeneme hafifçe dokunup bana gökyüzünü gösteren eller vardı.
Bir günü bir ömür yapabiliriz...
Bir an için Afkan ile bulunduğum iki sandalye tek bir masadan oluşan o odadan ayrıldım ve kuyunun ortasındaymış gibi hissettim. Yumuşacık ama elleri en az dizlerim kadar yaralı bir adamın eli gerçekten çeneme dokunmuş gibi bakışlarımı odanın tek lambalı tavanına çevirdim. Henüz gökyüzünü göremiyordum am ellerin sahibi içime bir gökyüzü yerleştirmişti. Hem de tek bir sözüyle.
Bir günü bir ömür yapmak istiyordu. Her şeyimle kabullenmiş, her şeyim için beraber savaşmayı teklif ediyordu. Yüzümde aptal bir tebessüm oluşmuştu. Ben Savaş'a hangi ara bu kadar kaptırmıştım kendimi? İçimdeki yaralı kadın seslendi.
Sen ona bağlanmadın Umay. Siz zaten bağlıydınız...
Kader. Parmaklarınızın ucundaki bir kalem gibi ustaca kendinizi resmedebileceğiniz bir şeydi. Bizim kaderimiz bizi resmetmişti. Afkan'ın anlattıkları içimde ki kendini bir yerlerde yalnız hisseden çocuğu bile uyandırmıştı. O çocuk şimdi daha güçlüydü. Çünkü Savaş artık benimleydi.
Yalnız değildim. Cihangir de Savaş da benimleydi.
"Gerçek ve bir o kadar büyük bir savaşa hazırlanıyoruz Umay." dedi Afkan. Sesi kocaman orduyla savaşa girmek üzere olan bir komutan kadar gergin çıkmıştı. Yüzü gergin ve içinde bulunduğumuz durumun ciddiyetinin farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ
Action***MİNİ GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ KESİNLİKLE OKUYUNUZ. Ben içimdeki şeytanı öldürmüş bir zebaniydim belki ama o... O, şeytanın cennetten kovulmamış ilk hali gibiydi. Öylesine zarif, öylesine güzel, ve de öylesine yalan... Dudakları açıkta kalan boynuma küçük...