Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)
Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.
İnstagram : hilaleasar
Bölüm Şarkısı/-ları : Thousand Foot Krutch - Be Somebody , Hanz Zimmer - Tick Tock
Çok öptüüüm ♥
Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayıın. Keyifli Okumalar...
Sınır : 1000 yorum
Sahip olmak kaybetmek derler. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlar daima kazanırlardı. Ama içimden bir ses bana, delirmeme ramak kalacak kadar şunu tekrarlatıyordu.Sahip olmak kaybetmek derler... Ama sen kazandın Umay.
Kazandın...
Dudaklarımız birbirinden ağır çekimde ayrıldığında yanımızdaki hareketlilikle birbirimizden uzaklaştık. Yalnızca bedenlerimiz... Oysa ruhlarımız daha önce hiç olmadığı kadar yakındı birbirine.
Bugün burada kan dökülecekti ve biz sonuna kadar savaşmaya hazırdık. Haldun ve Afkan bulunduğumuz alana gelmişti. Turan ve Yaman da az ilerde diğer adamlara direktifler veriyordu. Demek onlar da Akgün'ü bıraktıktan hemen sonra dönmüşlerdi. Bir savaşa girdiğimizin ve ne kadar kalabalık olursak o kadar iyi olacağımızın farkındaydılar. Savaş, bana güç veren kısa bir bakıştan sonra Haldun'un yanına doğru ilerlediğinde Afkan ile göz göze geldik bu sefer. Bir seksen boyuyla ve havanın buz gibi olmasına rağmen üzerindeki gömleğiyle öyle dik duruyordu ki sanki hiç yıkılmayacak bir dağ gibiydi. Esmer teni ve yüzündeki yara içimde bir sıcaklık oluşmasına neden oldu ve buruk da olsa gülümsemeden edemediğimde bana doğru emin adımlarla yürümeye başladı.
Savaş bu sırada Haldun ile anlayamadığım bir tavırla hararetli bir şekilde konuşmaya dalmış ve ellerini beline getirerek Haldun'un kendisine söylediği şeyleri dinliyordu. Afkan yanıma geldiğinde ve tüm dikkatimin tamamını ona vermeden hemen önce Haldun ona ne söylemişti bilmiyorum ama Savaş'ın şaşkın bakışlarını fark ettim. Ardından da çatılan kaşlarını... Muhtemelen Haldun bize yardım ediyor oluşu hakkında Savaş'ı tek bir cümlesiyle ikna etmişe benziyordu.
"Umay..." dedi Afkan nihayet yanıma geldiğinde. Kalçamı hemen arkamdaki arabaya yaslayıp tüm gerginliğimle üzerimi son kez kontrol ettim. Siyah dar pantolonum bacaklarımı sıkıya sarmış ve botlarımın içine uzanıyordu. İki bacağımda silah kılıfları vardı ve silahlarımdan ikisini oraya yerleştirmiştim. Afkan'dan aldığım bıçağı da bacağımdaki kemerlerden birine sıkıştırdığımda belimdeki silahın ağırlığıyla derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ
Ação***MİNİ GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ KESİNLİKLE OKUYUNUZ. Ben içimdeki şeytanı öldürmüş bir zebaniydim belki ama o... O, şeytanın cennetten kovulmamış ilk hali gibiydi. Öylesine zarif, öylesine güzel, ve de öylesine yalan... Dudakları açıkta kalan boynuma küçük...