Bölüm 64 : HİÇLİK VE VARLIK

2.2K 332 1.1K
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları : Second Light - Into The Woods

Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Bölüm Sınırı : 1000 yorum

*Yorum yapmayanlar için küçük bir hatırlatma : Okurken yorum yapamıyorsanız okuduktan sonra yapabilirsiniz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*Yorum yapmayanlar için küçük bir hatırlatma : Okurken yorum yapamıyorsanız okuduktan sonra yapabilirsiniz.

Bölüm sınırı çok değil, okuyan herkes beş tane yorum yapsa bile sınır geçer zaten. Emeğe saygınızı rica ediyorum ♥️🎈

🖤

Sıfır ile birin arasında sonsuz sayı vardır. Hiçlik ile varlık arasında milyonlarca ihtimal olduğu gibi.

Hiçlik... Ölümün kollarında uyukladığımda rüyalarıma giren yüzün gözlerindeydi. Varlık... Varlık kalbimin milyonlarca kez parçalara ayrılıp küllerinden doğan bir Zümrüdüanka'nın gökyüzünde çizdiği rotadaydı.

Ve araf, dedi iç sesim.

Araf ne cennettir ne de cehennemdir. Ne beyazdır ne de siyah. Ne sağı vardır ne de solu. Yalnızca grilerin olduğu bomboş bir arazinin tam ortasıydı.

Bense arafı bile cehenneme dönmüş bir günahkardım sadece.

"Savaş..." Fısıldayışım, buz gibi havanın içinde kaybolup gitmişti sanki.

Hissettiğim bu şey... Neden mahvediyordu beni?

Başını önüne eğmiş, az önce ateşin içine sokmuş olduğu ellerini dizlerinin üzerine usulca koymuştu. İtaatkar bir öğrenci gibi diz çökmüştü. Yüzünü göremiyordum bile fakat hissettiği şeyleri görebilmem için yüzünü görmeme ihtiyacım yoktu. İkimiz de yanıyorduk. Ateş ruhumu kavuruyordu ve onun ateşi benim ateşimi harlamaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Gitme." Gitmek istiyordum.

"Gitme Umay." Gitsem bile buna engel olacağını biliyordum. Neden böyle bir şey yapmıştı?! Hayır gitmek istemiyordum!

"Şu kahrolası teslimiyet denen şeyin senin önünde bana özgürlüğü tattıracağını bilmiyordum." Sesi ilk defa Savaş Soysal gibi çıkmıyordu.

"Bilseydim daha önce diz çökerdim."

Sesi ilk defa benim yanımda güçlü olamamıştı. İlk defa onun yanında kendimi ondan daha güçlü hissetmiştim. "Savaş..." Ağlamıyordum artık. Bu saatten sonra ağlayabileceğimi bile düşünmüyordum çünkü. Cayır cayır yanıyordum ve ben yardım çığlıklarımı bile atmıyordum.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin