Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)
Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.
İnstagram : hilaleasar
Bölüm Şarkısı/-ları :
Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥
Keyifli Okumalar...
Üzerinde kirli tişörtü, elinde şekeri olan bir kız çocuğu vardı içimde. İnsanlar onu görmüyordu belki ama ben... Her aynaya baktığımda görüyordum.O kız çocuğu büyümüştü. Bu sefer üstüm kirli değildi fakat elim kanlıydı. Parmaklarımın arasında artık şeker değil, silah vardı. Büyüdüm. Öyle büyüdüm ki günün sonunda o silahın benim yüzümde patlayabileceği gerçeğini bile artık es geçemiyordum.
Hele ki Egemen'den sonra...
"Ben şimdi gazi mi oldum Umay?" Tekerlekli sandalyesini sürerken hastaneden nihayet çıkabildiğimize seviniyordum çünkü dört gündür koltuklarda yatmaktan kemiklerim ağrıyordu.
"Evet, evet. Birazdan apoletlerine birkaç yıldız ekleyip basın açıklaması eşliğinde madalya verecekler Egemen." O kadar heyecanlı bir şekilde sormuştu ki onunla dalga geçmeden duramıyordum. Suratı asıldı.
"Dalga geçme. Hiç olmazsa bir sinek yüzünden ölmeyecektim." Güldüm. Tekerlekli sandalyeyi caddeye kadar getirdiğimde arkasından çekilerek gözlerimle taksi aramaya başladım.
"İnsanlar hastanede kilo verir, sen almışsın Egemen. Doktor bile şaşırdı," İstemsiz bir şekilde kaşlarımı çatarken iki elimi de belime koyup ona döndüm. "Nasıl oluyor bu?" Suçlu bir çocuk gibi kaşlarını havaya kaldırıp bakışlarını kaçırırken serçe parmağıyla yeni gözlüğünün ortasına baskı uygulayarak düzeltti. Bu hareketini bile özlediğimi fark edince dudaklarımda beliren küçük tebessümü saklamaya çalıştım.
"Cansel'in dikkat çekmemesi için yalnızca bir gün kalması kötü oldu..." dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ne? Bakma bana öyle. O en azından kıyamıyordu bana. Dışarıdan yemek yiyebiliyordum." Dediğinde gözlerim büyüdü. "Hastane yemeği yemen gerekiyordu ama sen bir fırsatını bulup benden habersiz yemek mi sipariş verdirttin?" Bu sefer tek kaşım havaya kalkmıştı.
"Yemek yapan sen olsaydın dışarıdan yer miydim ben bir kere?" Dediğinde işaretimle birlikte önümüzde duran taksiyi çevirdim. "Doğru... Kıbrıs'ta bir hastane odasında sana ocakbaşı açmalıydım değil mi?" Gözlerimi devirirken onu umursamadan arka koltuğun kapısını açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ
Akcja***MİNİ GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ KESİNLİKLE OKUYUNUZ. Ben içimdeki şeytanı öldürmüş bir zebaniydim belki ama o... O, şeytanın cennetten kovulmamış ilk hali gibiydi. Öylesine zarif, öylesine güzel, ve de öylesine yalan... Dudakları açıkta kalan boynuma küçük...