BÖLÜM 52 : YEŞERİŞ

2.3K 370 777
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları :

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Sınır : 700 yorum

Yalnızlık çürütüyor insanı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yalnızlık çürütüyor insanı. Tırnaklarım zihnimin karanlık duvarlarını aşındırmaktan yoruldu. Deliliğimle baş başayım artık. Bağırıyorum duymuyor musunuz sesimi?

Deliliğimle baş başayım!

Akrebin peşinde dolanan bir yelkovan gibiyim. Nefes alış verişlerim her saat başı duruyor. Korkularım bir saatin tik tak sesleri gibi her saniye daha çok artıyordu.

Egemen yavaşça benden uzaklaşarak iki elini saçlarına daldırdı. Aklını kaçıracak gibi görünüyordu. Yüzünde otuz iki yıllık geçmişinin bir damgası vardı.

"Umay, sen..." gözünden akan yaşı umursamadan yutkundu. Yerdeki taşa değdi bakışları. "Sen... Ne dediğini farkında mısın?" Alt dudağıma geçirdiğim dişlerim öylesine sıkılmış olmalıydı ki dudaklarımın arasına gelen kanımın tadını alabiliyordum. Gözlerimi gökyüzüne çevirip gelen gözyaşlarımı geriye atmaya çalışırken ayaklarım istemsizce yerde ritim tutmaya başlamışlardı.

"Farkındayım Egemen." yavaşça yere eğilip elinden düşürdüğü taşı ayaklarının dibinden alarak doğruldum. Avuçlarımın arasındaki kalp öyle bir alev almıştı ki sanki bütün vücudum o kalple birlikte yanıyordu.

"Bence bu kalbin sahibi de, bahsettiğin yuva da ben değilim." Taşı yavaşça Egemen'in titreyen ellerine bıraktığımda zor da olsa genişçe gülümsemeye çalıştım. Gülümsemek her zamanki gibi en iyi Persona'mdı. Ama artık bir maske takıyormuşum gibi değil de o maskeye dönüşüyormuşum gibi hissediyordum ve bu bana inanılmaz bir acı veriyordu.

"Hadi, ne duruyorsun aptal! Ailenin yanına gitsene!" Egemen, avucundaki taşı sanki kaybolacakmış gibi sıkı sıkıya kavrarken histerik bir şekilde güldü.

"Ailem..." Bir çocuğun ümidini taşıyan gözlerle bana baktı bir kez daha.

"Ama nasıl... Emin misin Umay? Aklım almıyor." Dediğinde içinde bir yerlerde bencil olan Umay'ı karanlık bir perdenin arkasına hapsettim. O Umay'a inat en güzel gülümsememle Egemen'e karşılık verirken bir elimin tersiyle yanağımdaki ıslaklığı sildim. Mutluluğuyla mutlu olan biri olmalıydım.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin