Bölüm 48 : MİNNET

2K 301 587
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları :

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Bölüm sınırı 'mecburen' getirilmiştir. Çünkü maalesef yorum yapan yok :')

Yorum : 350

Sınırlar geçildikten sonra bölüm gelecektir. Ama siz Vote de vermeyi unutmayın yine de ♥️

Öpüldünüz 💕♥️

Durgun bir su kenarındaydım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Durgun bir su kenarındaydım. Üzerimde tüm renkleri kendine hapsetmiş garip bir elbise vardı.  Berrak su,  görüntümü içine çekmiş bir ayna gibi yüzüme bakıyordu. Nerede olduğum ve neden burada olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sırtıma kambur olmuş bir yük yüzünden dik duramıyordum. Hava karanlık ve ayaklarım sırtımdaki yükü ne zamandır taşıdığından habersiz bir şekilde kanıyorlardı.

"Neredeyim ben?" Gözlerim korkuyla etrafta dolaştı. Hava neden bu kadar kararmıştı? Usuz bucaksız  dümdüz bir bayırın ortasında böyle berrak bir suyun ne işi olabilirdi?

"Kimse yok mu?" Bağırışım ölmekte olan bir hastanın can çekişi gibi ağlamaklı çıkıyordu. Ağlıyor muydum? Peki ya neden?

"Umay." Karanlığın içinden çıkan bir çift göze büyük bir umutla döndü yüzüm. "Savaş! Sen de mi buradasın? Nasıl geldim buraya?" Heyecanım sesime yansımış olsa da ağlamaklı sesim hala yerli yerindeydi. Tam ona doğru bir adım atmıştım ki bir adım geri çekilmişti. Yüzü çok gergindi. Siyahlara bürünmüş, gecenin karanlığıyla birlikte neredeyse yok olacakmış gibiydi.

"Neden uzak duruyorsun benden?" Kaşlarını çatarak bir adım daha uzaklaştı benden.

"Senden nefret ediyorum Umay." Beynime sert bir darbe almış kadar korkuyla irkildim.

"Savaş..."

"Seni hiç sevmedim ben. Yalan söyledim sana. Sevilmeyi hak etmiyorsun." Omuzuma dokunan başka bir elle birlikte korkuyla o tarafa döndüm.

"Egemen!" Ağlamaklı çıkan sesim gittikçe daha kötü bir hal alırken sırtımdaki kambur her geçen saniye büyüyor gibiydi. "Egemen... Gidelim buradan. Hadi. Burada durmak istemiyorum." dememe kalmadan aynı Savaş gibi birkaç adım geriledi. Neden o da siyahlara bürünmüştü? Gülmüyordu bile. O neşeli suratından eser yoktu.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin