Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)
Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.
İnstagram : hilaleasar
Bölüm Şarkısı/-ları :
Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥
Keyifli Okumalar...
İnsan var olabildiği kadar bir mevcudiyet oluşturabiliyordu bu hayatta. Senden daha güçlü olan şeylerin farkına varabildiğinde bu mevcudiyet küçülüyordu. Dört bir yanımda üzerime doğru gelen duvarlar vardı ve elimden gelen bir şey olmuyordu.Küçüksün, diyordu benden büyük her şey.
Ve ruhum artık küçüklüğün altında giderek yok oluyordu.
Gözlerimi Egemen'den çekebilmeyi başardığımda Kamer'i gördüm. Büyük masalardan birinin üzerine oturup bağdaş kurmuştu. Bana bakıyordu uzaktan ve suratındaki mutlu ifade anlatamayacağım kadar güzeldi... Oldu olası kalabalıklardan nefret ettiği için yine kendine insanlardan en uzak noktayı seçmiş keyifle bizi izliyordu. Yasemin, neşeyle hemen yanıbaşında Feride'nin elini tutuyordu. Çağan, Cemre'nin yanında gergin bir şekilde suratıma bakarken Cemre tüm içtenliğiyle alkış tutuyordu.
Herkes buradaydı.
Ben giderek küçülmeye devam ettim. Onlar büyüyordu.
"İyi ki doğdun Umay!" Egemen'in neşe dolu bağırışıyla dolan gözlerimi etraftan çektim. Egemen... Yüzümde o an nasıl bir ifade vardı bilmiyorum ama onun suratındaki gülümseme silinir gibi olmuştu. Dalgalı saçları aynı bizim gibiydi. Keskin hatlı bir çenesi, gözlüklerinin ardında bana bakan açık kahve gözleri... Neşeli yüzünü her zaman Kuzey'e benzetirdim. Gülünce Kuzey'in de gözleri kısılırdı ve göz çevresinde hafif kırışıklıklar belirirdi. Kuzey gülünce de bana bulaşırdı mutluluğu ve Egemen de ne zaman gülse bana bulaştırırdı neşesini.
İçimde bir fırtına yaşıyordu. Tam da şu an. Ve o fırtına göğsümün ta orta yerinden elleriyle kaburgalarımı kırıp gün yüzüne çıkmak istiyordu. Çığlık atmak istiyorum. Öyle bir çığlık atmak istiyorum ki üzerime gelen duvarlar bile yıkılmalıydı. Öyle derin bir acıydı ki bendeki, benden büyük herkes dizlerinin üzerine saygıyla çökmeli karşımda.
"Umay? İyi misin?" Düşüncelerim fırtınamın eşiğinden dönmeyi başardığında bakışlarım Egemen'i buldu.
"Hadi Umay! Dilek tutup üfle!" Bu sefer de Yasemin'in bağırışına doğru kayan gözlerim allak bullak olmuş zihnimin karşısında nereye bakacağını şaşırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ
Acción***MİNİ GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ KESİNLİKLE OKUYUNUZ. Ben içimdeki şeytanı öldürmüş bir zebaniydim belki ama o... O, şeytanın cennetten kovulmamış ilk hali gibiydi. Öylesine zarif, öylesine güzel, ve de öylesine yalan... Dudakları açıkta kalan boynuma küçük...