Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)
Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.
İnstagram : hilaleasar
Bölüm Şarkısı/-ları : Max Ritcher - Meeting Again
Çok öptüüüm ♥
Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayınız bebeklerim.
Keyifli Okumalar...
Sınır : 1000 yorum
Bu aralar oy vermeyi unutanları görüyorum aranızda 👀 Lütfen Hayalet okuyucu olmayın aşklarım.
*Çok kilit bir bölüm okuyacaksınız bu bölüm. Artık yer yerinden oynuyor.(Sanki hiç yer yerinden oynamamış gibi...)
İnsan kolay kolay birini sever mi sizce? Ben söyleyeyim. Sevmez... Zihnim bir bulamaç olmuş gibi defalarca kez kendini tekrarlayıp sorular soruyordu.Cihangir Arca'dan nasıl şüphelenmezsin Umay?!
Bir ses var içimde. Tüm gerçekleri öğrendiğimden beri bu soruyu soruyor. Önce kendimi suçluyorum hiç şüphelenmediğim için. Ardından onu suçluyorum bu kadar iyi bir oyuncu olabildiği için.
Çünkü birinden şüphe edebilmeniz için önünüzde iki seçenek olması gerekiyordu. Ya karşınızdaki insanı sevmiyorsunuzdur ya da tek bir şüphe çekebilecek bir harekette bulunması gerekiyordu. İnsan sevdiği hiç kimseden şüphelenmez. Şüpheleniyorsa o sevgi hiç gerçek olmamıştır. Çünkü şüphenin çamurlu ayaklarını üzerine dikebileceği bir zemin değildi sevgi...Cihangir benim için gözlerimin önünde defalarca kez ölümden dönmüş biriydi. Kuzey'den sonra düştüğüm boşlukta kendi akrabalarım bile yüzüme bakmazken bana el uzatandı... Yüzüme gülümsemelerini esirgeyen oğlumun hayata pozitif bakabilmesinin nedeniydi...
Tek bir yalanını yakalamış, samimi olmadığını düşündüğüm tek bir bakış hissetmemiş aksine beni ve ailemi gerçekten hissetmiştim... İnandım demiyorum. Hissettim diyorum. İnsan hissettiklerine nasıl ihanet ederdi ki?! Nasıl onun saçlarımı okşarken elinin boğazıma saplanan bir hançer gibi hırçınlaşacağını düşünebilirdim? Her şey dışarıdan böylesine kolay görünebilirdi belki ama onu yaşamak... Onu yaşamak bambaşka bir şeydi...
Şimdi de Egemen bana aitmiş gibi hissediyordum ve bu benim aklımı yerinden oynatabilecek kadar deli bir mutluluk veriyordu.
"Hadi Umay, artık daha fazla kaçamazsın." dediğinde elini sırtıma koyarak beni büyük demir kapıya doğru itmeye başladı Çağan. Yüzümdeki küçük gülümseme anında solup giderken ona engel olmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ
Hành động***MİNİ GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ KESİNLİKLE OKUYUNUZ. Ben içimdeki şeytanı öldürmüş bir zebaniydim belki ama o... O, şeytanın cennetten kovulmamış ilk hali gibiydi. Öylesine zarif, öylesine güzel, ve de öylesine yalan... Dudakları açıkta kalan boynuma küçük...