Bölüm 79 : Part 3

1.2K 226 64
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları :

Bölüm Şarkısı/-ları :

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Umay..."

Savaş, artık bana yabancı gelen o kelimeyi fısıldadığında buluşan gözlerimizdeki hislerin anlamını ikimizde biliyorduk. Elimden bırakmadığım silahla ayağa kalktım -bunu nasıl yapabildiğimi hiç bilmiyorum- ve geriye doğru bir adım attığımda o da doğrulmak istemişti fakat yağmur hiç olmadığı kadar yağmaya devam ettiği için kayganlaşan toprak onun doğrulmasına izin vermeden düşmesine neden oldu.

"Umay Erden! At silahını yere. Teslim ol!" diyerek bağıran bir Fuat müdürün sesini işitir gibi olduğumda içimdeki acıyı görmelerini istemiştim.

Mecburdum... Görmüyorlar mıydı?!

"Yap... Yapamam." Gözümden akan yaşları elimin tersiyle sildiğimde Cansel bana doğrulttuğu silahıyla yüzüme tiksinircesine bakıyordu. Tüm ekip çelik yelek giymişti ve hepsinin gözlerindeki bakış aynıydı. Bir canavardım ben.

"Sen korkunç bir kadınsın!" diyerek inlediğinde oğlum için gözünden akıttığı yaşa minnetle baktım Cansel'in.

"Öyleyim!" bağırarak bir adım daha çekildiğimde gözlerimi Egemen'in gözyaşlarına çevirmek istemiştim ama onun kollarındaki bedene bir kez daha bakabilecek gücüm yoktu. Bakışlarım bir kaç saniyeliğine Afkan'a takıldığında beni anlamıştı. Ne yapacağımı biliyordu. Hatta belki de sadece o biliyordu çünkü Savaş o gerçekliği görmek istemezdi, Egemen de bunu düşünebilecek kadar iyi bir durumda değildi.

Çok kısa bir bakışmaydı Afkan ile birbirine değen gözlerimiz fakat ağlamaktan sırılsıklam yüzüyle başını her iki yana sallayıp aklımdan geçen şeyi ümitsizce yalvararak yapmamamı söylüyordu.  O bana verdiği sözü tutmuştu, yaşayacaktı ve bense ona verdiğim sözü tutacaktım.

Sonra... Sonra her şey bitecekti.

"Umay... Bana bak kızım." dedi Fuat müdür bana ilk kez bu kadar babacan bir tavırla bakıyordu. Koyu gözlerindeki tavır netti. "Yolun sonuna geldin. Kendi adaletini sağlayamazsın. Babanı temize çıkaracağım derken kendi kendini ne hale getirdiğinin farkında mısın?" Temkinli yaklaşmaya çalışıyordu fakat elimdeki silahı hiç düşünmeden öfkeyle ona doğrulttuğumda emniyetteki bir zamanlar sözde arkadaşlarım olan insanlar nefretle silahlarını bana doğrulttular. Hepsi oğluma olan acılarını kısa bir süreliğine bir kenara bırakmış, öfkelerine tutunmuşlardı.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin