Bölüm 29 : İTİRAF

3.1K 459 438
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları : Birdy - Wings

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Keyifli Okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Cehennem...

Yıllardır içinde yandığım cehennemimin zebanisi olmuştum ben. Şimdi elimde öyle bir fırsat vardı ki günahkarların çığlıklarını dinlemekten zevk alan bir nöbetçi olmuştum.

"O ateşin içinde yıllarca ben yandım Savaş. Şimdi... İçimde beslediğim, büyüttüğüm ve en çok da harladığım cehennemin içine başkaları da girmeli." Elimde tuttuğum çakmağı cebime yerleştirip iki elimle benzin bidonu sıkı sıkıya tuttum. İçimde bir yerlerde masum bir çocuğa bunu yapmamam gerektiğini söyleyen bir ses vardı. Ama diğer tarafım çok daha mantıklı bir sebep verdi bana. O çocuk Haldun Yılmazer gibi bir adamın çocuğu olduğunu bilseydi ondan nefret ederdi. Tıpkı benim babamın gerçek yüzünü öğrendiğimde hissettiğim gibi...

Elimde olsaydı ben de hiç doğmamış var olmamış olmayı dilerdim. Belki o zaman babamın beni uğrattığı hayal kırıklığının içinde ruhum böylesine kesilmez, canım acımazdı.

Savaş birkaç adım uzaklaşıp beni daha rahat seyredebileceği bir konuma geçmişti. Bense bidonun kapağını açıp yavaş yavaş dikdörtgen konteynerin içine girerek dökmeye başladım. Yanacaktı Haldun. Benim yandığım kadar yanmalıydı. Çocuğunun bebekliğini görmek istediği beşiğe döktüm önce.

Kamer'in bebekliği geliyordu gözlerimin önüne.

Oğlum hiçbir zaman huzurla uyuyamazdı.

Çocukluğunu görmek istediği oyuncakların üzerinde bidonu gezdirmeye devam ederken ergenliğini görmek istediği yatağa döktüm. Sesini kestiler oğlumun, babası gibi gördüğü gördüğü dayısını aldılar ondan.

Hiçbir zaman oyuncaklarla eskisi gibi zevkle oynayamadı.

Oynayamayacak...

Belki de çocuğunun odasını kendi elleriyle boyamayı hayal ettiği pembe duvarlara döktüm benzini. Ve en sona bıraktım gelinliği. Hiçbir zaman dans edemeyeceği kızının düğününe içim acımadan bidonun dibindeki bütün benzini boşalttım.

Beni, Kamer'in evleneceği günleri bile hayal etmekten korkar hale getirmişlerdi.

O benim hiçbir hayalimi umursamadı. Kuzey'in evlenmek istediği kadını hiçbir zaman öğrenemeyecektim mesela. Yaşlandığımızda bile ona sarılabiliyor olmanın verdiği güveni hissedemeyecektim. Ya da Kamer... Onun sesini unutmamak için ne yapacaktım? Annem? Babam? Onların acısını nasıl sineye çekecektim? Boş gözlerle baktığım konteynıra son kez baktım. Burnumu dolduran keskin kokuyu umursamadan derin ve güçlü bir nefes aldım. Hızla oradan çıkıp birkaç adım uzaklaşırken cebimden çıkardığım çakmağı yakarak konteynırın içine bir saniye bile düşünmeksizin fırlattım. Çakmağın içeriye düşmesiyle birlikte büyük bir ateş, adeta karanlığı yaran bir meşale gibi gözlerimizin önünde büyürken sanki içimdeki ateş de biraz olsun küçülüyordu.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin