Bölüm 38 : KAHİNİN ÖLÜMÜ

3.6K 504 581
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları :

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Ufak bir not : Canlar etkileşim çok düşük olduğu için artık bölüm gelme sıklığını uzatmak durumunda kaldım. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu?

Çok eski bir efsaneye göre uzak diyarlardan birinde, artık kimsenin yaşamadığı eski bir kasabada ölümsüzlükle lanetlenmiş bir kahin yaşarmış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çok eski bir efsaneye göre uzak diyarlardan birinde, artık kimsenin yaşamadığı eski bir kasabada ölümsüzlükle lanetlenmiş bir kahin yaşarmış. Kehanet gücü sadece geleceği görmekten ibaret değil, aynı zamanda gelecekte yaşanacak acıları da hissetmekmiş. Ve bu onun lanetiydi. Görmek değil, hissettmek... Belki de bunun ağırlığı gücünden bile nefret etmesine neden oluyordu. Kahin kadın, yıllar geçtikçe kiminle tanışsa kaybediyordu. Sevdiklerinin yüzünde geleceklerindeki ölümü görüyor, çığlıklarını işitiyordu. Onların acısını tekrar ve tekrar yaşıyordu.

Binlerce gün doğmuş, binlerce gün batmış ama hiçbir zaman yüreğindeki acı da, kulağında hiç tanımadığı insanların can çekişlerindeki çığlıkları da gitmemiş. Yıllarca ağlamış... Ölmek istemiş. Yapamamış. Çünkü ölümsüzdü. İstese de yapamazdı. Kaçmak istemiş, hatta o kadar çok uzaklara gitmek istemiş ki kimsenin çığlığını duyamayacağı ve acısını göremeyeceği uzak bir kasabaya yerleşmek istemiş. Artık sevmek istemiyormuş insanları. Alışmak istemiyormuş.

Bir zaman sonra bunu başarmıştı da...

Kimseyi sevmeyeceği kadar yalnız kalıp, terk edilmiş bir kasabaya yerleşmiş. Ta ki kasabaya yıllar sonra yabancı bir adam gelene kadar... Kahin kadın, yabancı adamı görür görmez müthiş bir korku kaplamış içini. Herkesten uzakta hiç olmazsa biraz nefes alabiliyordu. Peki ya şimdi? Ya yine çığlıklar onun peşini bırakmazsa? Ya yine acı kalbinde taht kurarsa? Ya yine severse? Lanet onun peşini neden bir türlü bırakmıyordu?

Adam ağır ve yorgun adımlarla kasabanın sessizliğinde adım atarken hemen birkaç ev ilerisinde ona korkuyla bakan Kahin kadını fark etmiş. Kadın, kaşları çatık bir şekilde adamı izlerken onun neden böyle bir yere geldiğini ve neden rahatını bozduğunu düşüyordu.

Ama garip bir şey vardı.

Yabancı adamın yüzüne baktığında ne acısını hissediyor ne de çığlıklarını duyuyordu. Bu, yüzlerce yıllık hayatı boyunca ilk defa başına geliyordu. İlk defa birinin yüzüne baktığı zaman kulağı acı dolu çığlıklarla çınlamıyordu. Yavaşça adamın yanına doğru adım attığında adamın sessizce ağladığını gördü. Adam acı çekiyordu! Peki neden kederini hissedemiyordu?Kahin kadın için bu imkansızdı!

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin