Bölüm 14 : HUZURSUZLUK

4.5K 555 525
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları :

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Keyifli Okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Huzursuzluk...

Yıllardır beynimin içinde kendine büyük bir mabet edinmişti. Yıllar geçse de ne ben o mabedin yıkılmasını sağlayabilmiştim ne de insanlar o mabedi güçlendirmekten vazgeçmişlerdi.

"Bu sefer Gökhan beni gerçekten öldürecek, Umay." işte o mabedin gittikçe güçlendiği anlardan birindeydim. Savaş, her detayı bizimle konuştuktan sonra Kıbrıs'a gelmiştik. Ve şimdi o kumarhanenin önündeydik. Bu sefer gözlerimizi bağlamaya gerek duymamışlardı çünkü buradaki mekan tamamen yasaldı.

"Sessiz ol Egemen." Yerimde huzursuzca kıpırdanırken arabanın içinde bakışlarımı dolaştırdım. Bizi dinliyor olabilirlerdi. Üzerimdeki dekolteli elbise de çok hoşuma gitmemişti.

"Kusura bakmayın hanımefendi bugün öldürüleceğinizi öğrendiğim için pek sakin kalamıyorum! Ayrıca arabaya önceden baktım. Ses kayıt cihazı, böcek gibi şeyler yok." Giydiği takım elbisesinin kravatını gevşetirken sert bir şekilde bana baktı.

"Öldürülmeyeceğim Egemen. Öldürülmüş gibi davranacağım." Evet, aslında her zamankinden çok daha riskli bir işin içine giriyorduk ve biz siyah bir minibüsün içinde yalnızdık. Savaş, Yener ile birlikte arabadan inmiş bir şeyler konuşuyorlardı.

"Her şey ters gidebilir." dedi sanki aksini söyleyip onu teselli etmemi ister gibi baktı bana.

"Evet, her şey ters gidebilir." Ona yalan söylemeyecektim. Ona istediği cevabı vermediğim için yüz ifadesi büyük bir tedirginliğe büründü.

Sıkıntıyla gözlüğünü çıkarıp ceketinin iç cebine sokarken dizleri dizlerime çarpacak kadar yakınlaştı. Gerginliğinin yanında büyük bir korku da vardı gözlerinde. Ölsem bile bu onu neden bu kadar korkutuyordu bilmiyorum ama onun hayatında bu kadar önemli bir yere sahip olmamalıydım. Ben kimse için önemli olmamalıydım.

"Cemre de Çağan da her ne kadar bu çalkantılı hayatın içindeymiş gibi görünseler de aslında bu olayın bir parçası bile değiller. İkisini de bu hayattan uzak tutan kim Umay? Savaş Soysal. Bu adam sana aşık olur mu bilmem. Emniyet buna inanıyor. Yener'in senden hoşlanması bile umurlarında olmadı." Neredeyse Yener hakkında söylediğim yalanı unutuyordum. Kaşlarım hızla çatılırken o gözlerime bakmayı sürdürdü.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin