Bölüm 80 : Part 4

1.9K 284 231
                                    


Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları :

Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Keyifli Okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"Yapmazsın... Beni hala seven bir tarafın var. Beni öldüremezsin!" nefes nefese konuştuğunda karın boşluğundan çıkardığım bıçağı görmesini istemiştim. Bu bıçağı Afkan'dan aldığımda bana söylediği sözler zihnime düşmüştü.

Yüzümdeki nişanın sahibi bu bıçak Umay. Ona iyi bak...

"Hatırladın mı bu bıçağı?" dediğimde yorgun gözleri bıçağa kaymıştı. Afkan'ın yüzünü yardığı bıçak onun sonu olacaktı.

"Senin oğlun öldü Umay!" diyerek dikkatimi dağıtıp beni yerle bir etmeyi umuyordu ama ona nasıl güçlü göründüysem aslında çoktan yerle bir olduğumu bile fark etmiyordu.

Bıçağı tıpkı Afkan'ın yüzündeki yaranın başlangıcı gibi olan yere doğru götürdüm. Avcı'nın sol kaşından yanağına kadar inen derin bir yara olmalıydı. Bu yara o kadar derin olmalıydı ki Cehennemde karşılaştığımız her an onun yaralı yüzünü incelediğimde tüm yangınlarıma rağmen biraz olsun soğuyabilmeliydim.

"Dur!" Bıçak sol kaşına değdiği an sinirle bağırırken gözlerime baktı. "Dur Umay. Yapma." Savaş sanırım geçmişin tamamını bilseydi Cihangir için çok daha farlı bir plan yapabilirdi. Kendisinin öldürmek Cihangir'e büyük bir darbe vururdu ama hayır... yeterli değildi.

Cihangir'e vurulabilecek en büyük darbe ölümünün Şeref Erden'in torunu olan, Faysal Erden'in kızı... yani kısacası bir Erden tarafından öldürülmek onun en büyük korkusuydu.

Onu umursamadım. Bıçağı etine bastırdığım  anda bıçağın ucuna toplanan kan gözlerimin önüne Kamer'in dudakları arasından vücuduma dağılan kanını getirmişti.

Acı... Zihnimi öyle bir ele geçiriyordu ki bu işlemi yavaş yavaş yapmak yerine tek seferde hallettiğimde bu sefer büyük bir haykırış kopmuştu dudaklarından. Bıçağı uzak bir yere fırlattığımda suratındaki yarığa iğrentiyle baktım. Yarası Afkan'ın yarasından bile daha derin olmuştu.

Neden içim soğumuyordu? Bağırsaklarını dışarı çıkartıp köpeklere yedirsem bile içim soğumayacaktı...

Yağan yağmur şiddetini azaltmıştı. Derin bir nefes almaya çalışarak ayağa kalktım ve Avcı'nın yanına geçerek kolundan tuttum ve ayağa kaldırmaya çalıştım. Yaralı bacağıma rağmen bunu yapabilecek gücü nasıl buluyordum kendimde bilmiyordum.

"Kalk ayağa!" İri bir cüssesi vardı ve tüm bu yaralarıyla hareket edebilecek kıvamda olmadığı için onu kaldırmak daha zor olmuştu. Onu helikopterden birkaç adım uzaklaştırmayı başardığımda arkasına geçerek diz arkalarına vurdum ve dizlerinin üzerine çökmesini sağladım.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin