Bölüm 65: TESLİMİYETİN ADI

2.4K 342 1.1K
                                    


Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları : About To Get Crazy - Oh the Larceny, Wanderlust - AK

Çok öptüüüm ♥

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Buna ihtiyacım var. 🥺 Çünkü mutlu oluyorum varlığınızla 🙏🏻

Keyifli Okumalar...

Sınır : 1000 yorum

Sınır : 1000 yorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Bakma öyle bana." dediğinde düşüncelerimin arasında Egemen'in her şeyi öğrendiğindeki yüz ifadesi vardı. Dehşet içinde olmalıydı. Yıllarca bir suçlu olarak gördüğü Faysal Erden'in suçsuz olduğunu öğrenmesi bir yana, o adamın babası çıkması... Benim gibi onu sürekli hayal kırıklığına uğratan bir kadının kardeşi çıkması...

Kendinden nefret ediyordu öyle mi? Kendini suçlu hissettiği için nefret edecek değildi ya. Kendi ailesinin böyle bir aile olduğunu beklemiyordu sadece o. O kendinden değil, Umay Erden'in kardeşi olan Egemen Erden'den nefret ediyordu belki de.

"Nasıl?" Zorlukla ona baktığımda bakışlarını sert bir şekilde kaçırdı. "Böyle." Elinin yanan derisi yer yer kan toplamıştı ve bundan zerre acı duymuyor gibiydi.

"Gözlerini okuyamıyorum. Ne hissettiğini anlayamıyorum. Kapatma kendini bana."

"Savaş..." Zihnimi toparlayamıyordum fakat aklımda yalnızca tek bir soru vardı. Bir karar vermiştim. Ve ben... Savaş'ın da benimle aynı fikirde olup olmadığını öğrenmem gerekiyordu. Yeşil gözleri hızla bana döndüğünde gözlerimde ilk defa bir duygu görebilmiş olmanın şaşkınlığını yaşamıştı.

"Cihangir'i öldürmek istemiyorsun değil mi?" diye sorduğumda afallayarak yüzüme baktı. "Onu öldürmek isteseydin... Yapardın. Ölüm seni korkutacak bir şey değil." Kaşları çatılır gibi olmuştu. Ama ben biliyordum. Savaş, Efendi'sini öldürmek istemiyordu, onu tıpkı Avcı'nın istediği gibi hapse attırmak istiyordu.

"Öldürmemi mi istersin?" Öldürmesini istemezdim. Babasını öldürmesini hiç istemezdim. Ve benim yapacağım bir şeyi onun yapmasını... Hiç istemezdim.

"Cevabını merak ediyorum." dediğimde gözlerine kara bir perde inmişti fakat yine de bakışlarını kaçırmamıştı. Yüzü gerilmiş, çenesi seğirmişti.

"Ölümü hak ediyor." dediğinde bunun bir aması olduğunu fark ettim.

"Ama?"

"Ama onun için kısa süren bir acı planlamıyorum."

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin