Bölüm 10 : SESSİZLİK

4.7K 582 711
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları : (Bölüm şarkılarını siz seçiyorsunuz! :)

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Sağduyumu nasıl koruduğumu bilmiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sağduyumu nasıl koruduğumu bilmiyordum. Sessizlik o an anavatanım olmuştu ve damarlarımda akan kanın hızı bile yavaşlamış tüm kargaşanın içinde yok olmaya başlamıştım. Anavatanıma girmeye çalışan ve kulaklarımı bile sağır edebilecek içimdeki gürültüyle bir savaşa girdim adeta.

Galip gelemeyeceğimi bildiğim bir savaştı bu. Öyle de oldu. Aklım ihtimalleri düşünmeye, damarlarımsa içindeki kanın akmasını engelleyen engeli ortadan kaldırmış, akış hızı kuvvetli bir şelale gibi coşmaya başlamıştı. Hayır, bu kadarı fazlaydı. Bana öyle öldürmeyi Avcı öğretmişti. Hayır Avcı'nın Yener ile bağlantısı olamazdı. Böyle bir şey olması imkansızdı. Zihnim saçmaladığımı söylüyor, bu bilginin karakola bile zaten ulaştığını hatırlatıyordu. Karakola ulaşmış bir bilgi Avcı'nın zaten çoktan eline geçmiş olurdu. Çünkü onun gücü emniyetin bile üzerindeydi.

Zihnimdeki kargaşa büyüdü, büyüdü beni içine aldı ve yok etti.

Bir şey fark etmiştim. Ve bu ihtimal çok daha kuvvetliydi. Yener yalnızca Haldun'un adamı değildi... Belki de paralı bir asker gibiydi.

İşine geldiği gibi davranan kurnaz bir tilki...

"Ne o? Gözlerin ilk defa korkuyu barındırıyor bu sefer?"

Korkuyordum. İliklerime kadar korkuyla dolmuştum hatta. Çünkü uzun zamandır ilk defa bir bilinmezin içine düşmüştük. Sonunu bildiğim en kötü senaryoları bile bilinmezliğe tercih ederdim ben. Şimdi, şu an bu durumda olmamalıydım.

"Ben..." bir şey dememe fırsat vermeden sözümü kesti.

"Yener, Haldun'un adamı. Üstelik içimize girdiğinden beri bu böyle. Ve neredeyse bizimle on yıldır beraber. Söylesene, Haldun için neden bu kadar önemlisin Umay?" Onun için önemli değildim. Hiçbir zaman da olamazdım zaten. Ona bu işin ucunda Haldun Yılmazer'i öldüreceğimi elbette ki söylemeyecektim. Ama bakışlarındaki maskeleri görebiliyordum hala. Hayatım boyunca maske takarak geçinmiştim insanlarla. Kimse... Ama kimse gerçek Umay'ı tanımamıştı. O kadar iyiydim ki bu işte benim gibi maske takan herkesi tanıyordum hemen. Peki ya Savaş? Onu nasıl fark edememiştim? İçimden bir ses bu sorunun cevabını yüzüme vururcasına haykırıyordu. Savaş hiçbir zaman maske takmamıştı. O artık büsbütün bir Persona'ydı.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin