Bölüm 11 : GEÇMİŞİN YÜZÜ

3.5K 477 291
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları :

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

"Hayatında biri yok değil mi Savaş?" Erdem beyin sesi öylesine gergin çıkmıştı ki yutkunduğunu bile anlayabiliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hayatında biri yok değil mi Savaş?" Erdem beyin sesi öylesine gergin çıkmıştı ki yutkunduğunu bile anlayabiliyordum. Fakat Savaş'ın bir tepki vermesine bile izin vermeden Hande Hanım kocasına göre daha öz güvenli bir şekilde araya girdi.

"Elbette yoktur Erdem. Saçmala lütfen. Onun böyle şeylere zamanı yok bir kere." Kaşlarımı çattım. Neden ona insan muamelesi yapmıyorlardı?

"Merak etmeyin, bunu o kadar çok hatırlatıyorsunuz ki aklımdan çıkmıyor zaten." Savaş konuyu kapatmak için tam başka bir şey söyleyecekti ki Erdem Evran tekrar araya girdi.

"Çıkmasın zaten. Bir de onunla uğraşmayalım. Aklın sadece işte olsun. Şirket bu ay mali düşüşe girdi. Acil para lazım. Yoksa hisselerin değeri düşecek." Gözlerimi devirdim. Çağan da mı böyleydi yoksa bunlar mı çok sinir bozucuydu bilmiyorum ama şu an her ne kadar Savaş'tan nefret etsem de üzülmüştüm. Aslında tüm bu zenginliğin, şöhretin ve gücün sahibi olabilirdi. Teorik olarak sahibiydi de aslında. Evran'lara aktardığı parayı kestiği an onları yerle bir edebilirdi.

"Yarın Kıbrıs'a gideceğim. Orada halletmeye çalışırım." Savaş'ın gergin sesi beni bile germişti.

"Halletmeye çalışmayacaksın Savaş." dedi Erdem Evran. Sesi öyle karanlık çıkmıştı ki ister istemez kaşlarımı çatmıştım yine. "Halledeceksin... Seni bunun için büyüttük biz!"

Hayatta kim olursa olsun... En nefret ettiğim şey, yapılan iyiliklerin yüze vurulmasıydı. İlk defa Savaş'ın bir suçu olup olmaması umurumda olmadı. Beni Kamer ile tehdit etmesi de umurumda olmadı. Çünkü bana da Kamer'e bir şey yapmayacaktı o. Yapacak olan adam bana kurtulmam için bir şans vermezdi. Bana o çeki uzatıp yeni bir hayat kurmamı söylemezdi.

Üstelik öldürdüğüm adamların suçunu onun üzerine yıkmışken... Üstelik onun ekibindeki insanlara zarar vermiş ve doğrusunu bildiği yalanları ona sıralamışken... Bana gösterdiği müsamahayı ilk kez şu an fark ediyordum ve bu benim garip bir şekilde sarsılmama neden olmuştu. Bana hissettiği şey aşk değildi. Hoşlantı değildi. Etkilenme, beğenme hiç değildi.

Bana hissettiği şey vicdanıydı... İnanması güç olsa da öyleydi. Bir anneyi korkutup uzaklaştırmanın en kolay yolu çocuğundan geçerdi çünkü. Savaş'ı bilmiyordum ama benim şu dakikadan sonra ona karşı hissettiğim şey kesinlikle hayranlıktı... "Doğru," Savaş'ın sert ama sesinin altındaki acıyla dolan tınıyı duyar duymaz dikkat kesildim.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin