Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)
Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.
İnstagram : hilaleasar
Bölüm Şarkısı/-ları : Kate Corbett – How'd I Get Here
Çok öptüüüm ♥
Keyifli Okumalar...
SINIR : 900 Yorum
*Okuyan herkes birkaç yorum yapsa sınır geçer canlar. Oy vermeyi de yorum yapmayı da unutmayalııım ♥️
Bir yaygara ancak bu kadar içimi ferahlatan bir ninni gibi sıcaklık verebilirdi bana. Fuat müdür hızla ceketinin önünü iliklerken Tunç, bana olan öfkesini kısa bir süre için yutmak zorunda kalmıştı. Korumalardan birkaçı hızla Cihangir Arca'nın arabasının etrafına konuşlanıp kapısını açarken işte tüm ihtişamıyla oradaydı.
Karşımdaydı.
Aydın Ülgen peşimizdeyken onun böyle korkusuzca ortalıkta görünmesi hiç iyi olmamıştı belki ama onu görmek bile bana güç vermişti. Araban inerken kravatını gevşeterek avludaki adamlara kısa bir bakış attı. Onu en son gördüğümde solgun teni onu ölümün kollarında uyuyan bir adama dönüştürmüştü ama şimdi iyiydi. Takım elbisesi omuzundaki yarayı saklıyordu. Saçlarını gelişi güzel bir şekil vermişti ama özenmeye vakti olmadan gelmiş olacak ki her zaman fönlü olan saçlarının bir kısmı bu kez alnına düşmüştü. Ve bu onda ilk defa görmüş olduğum bir saç stiliydi.
Kimse Avcı'yı tanımıyordu. Herkes Cihangir Arca'yı tanıyordu. Onların gördüğü manzarada Cihangir Arca gergindi. Benim gördüğüm manzarada Avcı öfkeliydi ve endişeliydi. Öyle öfkeliydi ki gerçek bir avcının öfkesi avını mahvederdi.
"Ne demek oluyor bu?!" Kükreyişiyle birlikte avludaki herkes pür dikkat kesilirken Fuat müdürün yanına yöneldi. Yüzüme bile bakmıyordu şu an. Bakmamalıydı zaten. Çünkü o bugün bu kelepçeleri bileğimde görmeye hazır değildi. O Savaş'ı istemişti. Ama ben gelmiştim...
"Böyle büyük bir operasyonu nasıl saklarsın benden Fuat!" Kolumu tutan Tunç'un titrediğini hissettim. Egemen arkasındaki arabaya yaslanmış boş gözlerle yere bakıyordu. Saçları dağılmış, gözleri çökmüştü. Aklıma Cihangir müdürün geldiği zamanlardaki heyecanı düşmüştü. Saçlarını deli gibi düzelmeye çalışması, sinek yutması, o sevimli ve çocuksu halleri... Artık değil Cihangir Arca, devlet başkanı bile gelmiş olsa umursamazdı. Egemen büyümüştü. Hatta sadece büyümemiş, yaşlanmıştı bile. Yaşlandırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ
Action***MİNİ GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ KESİNLİKLE OKUYUNUZ. Ben içimdeki şeytanı öldürmüş bir zebaniydim belki ama o... O, şeytanın cennetten kovulmamış ilk hali gibiydi. Öylesine zarif, öylesine güzel, ve de öylesine yalan... Dudakları açıkta kalan boynuma küçük...