Bölüm 37 : KADERİN ZAAFLARI

3.1K 483 606
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları :

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Eve geldiğimde saat epey geç olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Eve geldiğimde saat epey geç olmuştu. Tamirhanenin sokağından geçtiğimde Savaş'ın orada olup olmadığını kontrol etmek istedim ama Yaman ve Turan'dan başka kimse görünmüyordu.

Savaş'a bir kez ihanet ettiğimde içime dolan keder gözlerimin önüne serpildi sanki. Şimdi gerçek olduğunu kestiremediğim duygularına da ihanet edecek miydim?

Etmeliydim.

Aylar önceki bu oyuna giren, gözü intikam hırsından başka hiçbir şeyi görmeyen Umay Erden'e ne olmuştu? İçim yana yana da olsa gerekirse Egemen'i bile öldüreceğini söyleyen Umay Erden şimdi o çocuk üzülmesin diye Avcı'ya Gökhan'ı bile veremiyordu. Ne olmuştu bana? Neden kalbim yıllardır bedenime hüküm süren aklımı yok ediyordu? Aslında tüm bu soruların cevabı belliydi.

Gerçekler... Gerçekler öyle bir devinimin içine girmişti ki çevremle birlikte ben de değişmiştim. Bu hikayede iyilerin melek kanatları kopmuş yerine şeytanın boynuzları gelmişti. Şeytan bildiklerim aslında en başından beri göremediğim kanatlara sahipti. Ben mi? Bir zamanlar cehennem zebanisiydim. Fakat şimdi... Sadece Umay Erden'dim işte. Çünkü zaman bana bir şeyi daha fark ettirmişti. Ben yalnızca zebani değil aynı zamanda kanatları olan elleri kanlı bir şeydim.

Ben ateştim. İçinde yandığım aynı zamanda yaktığım...

Ben suydum. Bir damlasında boğulduğum aynı zamanda okyanusunda boğduğum...

Ben topraktım. Zemine her bastığımda içine gireceğimi hissettiğim aynı zamanda yanıma kimleri götüreceğimi bildiğim...

Ben havaydım. Her nefes alışımı oğluma armağan ettiğim ve aynı zamanda ailemden alınan her bir nefesi kestiğim...

"Umay? Hoş geldin." Yasemin'in ani sesiyle birlikte irkilirken şaşkınlıkla ona baktım. Buraya nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorken her şey daha da bunaltıcı bir hale girmişti.

"Şey... Hoş buldum." Üstümdeki kabanı çıkartıp gergin bir şekilde portmantoya asarken ona baktım. Masmavi gözleri tedirgin görünüyordu. Anında kaşlarım çatıldı be üzerimdeki gerginliğin seviyesi bir hayli arttı.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin