Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)
Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.
İnstagram : hilaleasar
Bölüm Şarkısı/-ları :
Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥
Keyifli Okumalar...
Doğrular artık benim için yalnızca yanlıştan ibaretti. Yanlışlarım ise bu hayatta yaptığım tek doğru olabilirdi. Ben her iki tarafı da kabullenmiştim.
"Dört gün..." Cihangir Arca oturduğu iskemleden bana samimi bir şekilde bakarken ben yüzümü ondan çekerek tüfeğimle görüş açımdaki cam şişeleri hedef aldım. Sıktığım kurşun kayalıktaki içki şişesini tuzla buz ederken hemen yanı başımda hayranlıkla gülümsediğini fark ettim.
"Bugün tam dört gün oldu Umay." Tüfeği omuzumdan indirip dik bir şekilde yere dayadım ve giydiğim asker yeşili montumun yarım olan fermuarını da kapattım. Hava inanılmaz bir şekilde soğumuştu birden.
"Gitmem için günleri saydığını bilmiyordum." Alaylı sesime karşılık olarak kaşlarını çattı.
"Kaldığınız günleri sayıyorum Umay. Arada fark var. Uzun zamandır bu kadar mutlu olduğumuzu hatırlamıyorum. Dört gündür benimlesin. Yemek yiyoruz, atış yapıyoruz, sohbet ediyoruz, Kamer'imin konuşması şerefine dört gündür bu çiftlik onun istediği her şeyi içinde gerçekleştirdi. Ayrıca açıkçası benim için mutfağa girmen midemle aramdaki ilişkiyi de epey bir güçlendirmedi desem yalan olur." Son cümlesini tatlı bir gülümseyişle söylerken eliyle hafifçe çıkan göbeğini sıvazladı. Normalde yediğine içtiğine çok dikkat eden bir adamdı ama bu dört gündür ona yemek yetiştiremiyordum! Yüzümde onun keyifli haline istinaden bir tebessüm belirdi. Gerçektende karnı biraz şişmişti.
"Görüyorum, görmez miyim..." derken başımı yere indirerek tebessümümü saklamış ve başımı her iki yana sallamıştım. Kahverengi gözlerindeki ışıltı benim kinayemle hafif bir siteme bürünürken lafa girecekti ki telefonum çalmaya başladı. Açılan dudakları hızla geri kapandı ve telefonu arka cebimden çıkartırken bana baktı.
"İstersen seni yalnız bırakayım?" Telefon ekranına bakar bakmaz kaşlarım çatıldı. Ve Cihangir'e baktım.
"Resmi numara." dediğimde onun da kaşları çatıldı ve bana doğru bir adım atarak telefon ekranına baktı. Numarayı görür görmez yüzü değişti. Sanırım numarayı tanımıştı. Yüzündeki gergin ifade yerini büyük bir sinire bırakırken öfkeyle geri çekilip bir küfür savurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ
Acción***MİNİ GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ KESİNLİKLE OKUYUNUZ. Ben içimdeki şeytanı öldürmüş bir zebaniydim belki ama o... O, şeytanın cennetten kovulmamış ilk hali gibiydi. Öylesine zarif, öylesine güzel, ve de öylesine yalan... Dudakları açıkta kalan boynuma küçük...