Selam herkese...
Sezon finali dememin nedeni kitabımızı iki kitaptan oluşan bir seri gibi düşünün ve bu bölüm birinci kitabın finaliymiş gibi görün.
Yeni bölümler sınır geçildikten sonra gelecektir.
Şöyle iddialı bir cümle kuracağım sanırım. Ki iddialı konuşmayı sevmem pek. Ama geleceğe dair bir şeyler belirsin istiyorum kafanızda.
İkinci kitabı okudunuzda biz birinci kitapta hiçbir şey okumamışız diyeceksiniz.
Umay Erden'i unutmayıın olur mu? Kaldığımız yerden en yakın zamanda devam edeceğiz.
Sınır : 1000 yorum
Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)
Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.
İnstagram : hilaleasar
Bölüm Şarkısı/-ları : Neverending White Lights - Grace
Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥
Keyifli Okumalar...
Küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordum bugün. Hani küçükken elini tuttuğunuz bir büyüğünüzle akşam yürüyüşleri yapıyor olursunuz ve geceyi aydınlatan dolunaya hayranlıkla bakarsınız. Ben küçükken ay bana o kadar yakın geliyordu ki yürüdükçe o yakınlık uzaklaşmadığı için dönerdim babama sorardım.
"Baba! Ay neden beni takip ediyor? Çok mu sevmiş beni?" Babamın suratında eğlenceli bir ifade oluşuyor. Henüz çok genç, yüzünde tek bir kırışıklık bile yoktu. Gözleri neşeyle parlıyordu.
"Bizi takip etmiyor Umay. Sadece öyleymiş gibi görünüyor o kadar." dediğinde yüzümde hüzünlü bir tebessüm oluşmuştu. Geceleri ışığı bir an olsun söndürmeyen bir çocuk olarak daha da üzülmüştüm.
"Neden? Neden bana çok yakınmış gibi geliyor? Beni takip etmesini isterdim. Tüm karanlıklar peşimi bırakırdı o zaman. Hiç korkmazdım." Babamın suratındaki gülümseme bir şefkate dönüşürken annem de gülümseyerek bakmıştı bana.
"Ateş böceklerini unuttun mu?" dedi bir gerçeği hatırlatmak istercesine. "Ateş böceklerinin ışığı kendinden gelir. İçinde bir güneş var Umay." dedi ve bir şeyi anlamamı istercesine gözlerimin ta içine bakarak işaret parmağını göğsümün ortasına bastırdı.
"Sen esas orayı söndürme."
Söndürmüş müydüm? Bilmiyorum ama artık ayın ışığıyla beraber beni takip ettiğini sanan o küçük kız çocuğu değildim artık. Hala karanlıklardan korkardım ama yolumu aydınlatacak bir güneş de ay da kalmamıştı. İçimdeki ışık büyük bir rüzgara kapılmışçasına öyle çok titriyordu ki ışık yaymaktan çok sönmemeye direniyordu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ
Aksi***MİNİ GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ KESİNLİKLE OKUYUNUZ. Ben içimdeki şeytanı öldürmüş bir zebaniydim belki ama o... O, şeytanın cennetten kovulmamış ilk hali gibiydi. Öylesine zarif, öylesine güzel, ve de öylesine yalan... Dudakları açıkta kalan boynuma küçük...