Bölüm 3 : ATEŞ ÇEMBERİ

7.2K 749 1.1K
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları : Band of Horses - The Funeral

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Keyifli Okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hiçlik... İnsanoğlunun başlamadan yok olabildiği bir evreydi.

Doğum, seni var etmezdi.

Yaşam, seni kabullenmezdi.

Ve ölüm... Yok olmanın verdiği acı hiçliğe kapı aralayan bir yoldu. O yolda tek başıma yürüyordum. Fakat yürüdüğüm yer öyle zorlu bir yerdi ki ayaklarımın altında bir cehennem ateşi vardı sanki. Ve o ateş... Ayak tabanlarımdan yavaşça gözlerime kadar çıkıyor ruhumu yakıyordu.

Hep çok acı çektim. Hep en zor sınavlarla imtihan edildim. Ama ne olursa olsun yine de ayağa kalkmayı da bir şekilde başardım. Şimdi de başarabilirdim.

Derin bir nefes almaya çalışarak ellerimi toplantı masasının üzerine koydum. Kamer'le konuşup onu, iyi olduğuma ikna ettikten sonra onu tekrar evde bırakıp Egemen ile birlikte mahallede dikkat çekmeden gizlice karakola tekrar gelmiştik. Karşımda Gökhan ile birlikte Emniyet müdürümüz Fuat Ergün de vardı. Ve her ikisinin de suratındaki gerginlik beni geriyordu.

"Akıl alır gibi değil!" dedi Fuat müdür, takım elbisesinin ceplerine ellerini sokarak ayağa kalktı.

"Aptal mısın oğlum sen!" resmen Gökhan'a gürlüyordu fakat sesindeki öfke beni bile titretmeye yetiyordu.

"Gizli göreve çıkacak kızı, katilin geleceğini bildiğimiz yere nasıl gönderirsin?" Gökhan üç numaraya vurmuş saçlarına sert bir şekilde iki elini de geçirirken gözleri gözlerime değdi. Huzursuzdu fakat o gözlerini kaçırmayınca daha fazla dayanamadan ben kaçırdım. Bazen gözlerime öyle bakıyordu ki onu çözmekte zorlanıyordum.

"Ya sen?" dedi Fuat müdür sinirle bana dönerken. "Sana hayatının fırsatını vermiştim ama bir aptal gibi davranarak oraya gidiyorsunuz! Yirmili yaşlarda değilsiniz siz! Bu kadar büyük bir hatayı yapamazsınız!" derin bir nefes almaya çalışırken kendisini ne kadar zor tuttuğunu farkındaydım.

"Müdürüm... Özür dilerim. Benim dikkatsizliğim aslında, Umay'ın bir suçu yok. Benim emirlerimi uygulamak zorundaydı. Haldun Yılmazer'i konuşturabilecek tek kişi ancak Umay olabilirdi. Sorgusuna girdiği adamlardan iyi malzemeler aldık hep." Gökhan yavaşça gözlerini benden çekip Fuat müdüre çevirdiğinde yaptığı açıklamaya şaşkınlıkla bakıyordum. Benim hakkımda çok fazla iyi şeyler söyleyebilen biri değildi. Olmamıştı da.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin