Bölüm 34 : MASUMİYET

3.4K 509 689
                                    

Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları :

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın. Çok öptüüüm ♥

Keyifli Okumalar...

Çıplak ayaklarım zeminin soğuğunu hissetmeyecek kadar uyuşmuştu artık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çıplak ayaklarım zeminin soğuğunu hissetmeyecek kadar uyuşmuştu artık. Üzerimdeki saçma kıyafetten kurtulamamış olmam ve az önce yaşadıklarım, yaşayacaklarım her şey öyle üstüme geliyordu ki kendimden nefret ettiğim bir konumdaydım. Pistten çıkıp havaalanına girdiğimde artık kulağım uğuldamaya başlamıştı.

Siren sesleri duyuyordum...

Gökhan gelmiş olmalıydı.

Nasıl görünüyordum bilmiyorum ama havaalanındaki insanların küçümseyici ve acıyan bakışları hoşuma gitmemişti. Kimileri ise açık dekoltemin, çıplak bacaklarımın etkisiyle yüzüme bile bakmıyor gördükleri manzaranın tadını çıkartıyordu. Mide bulandırıcıydı bu.

Acaba hapse girmeden önce Kamer'i son bir kez görmeme izin verirler miydi? Ya Feride? Kuzey'den bana kalan en değerli şeye doyamamışken şimdi nasıl olurda onları yalnız bırakacaktım?

Kahretsin! Umay sen ne yaptın?! Başıma bir çivi saplanmış gibi acı çekiyordum. Ben ne yapıyorum böyle?! Benim yaşlarımda genç bir adam çekinceli bir ifadeyle yanıma yaklaştı.

"Hanımefendi? İyi görünmüyorsunuz? Yardım çağırmamı ister misiniz? Ayakkabılarınız nerede?" iki elimi sertçe saçlarımın arasından geçirirken artık göz yaşlarıma da hakim olamıyordum.

Ben... Savaş'ı vurmuştum!

Ben Savaş'ı vurdum! Avcı onu öldürmemem gerektiğini bana en başında söylerken ben onu vurmuştum! Allah kahretsin!

"Hanımefendi!" Dizlerimin üzerine bir çöp torbası gibi yığıldığımda ellerimi hala saçlarımdan çekmemiştim. Kulaklarım artık siren seslerinin yaklaşmasından dolayı daha çok uğuldamaya başlamıştı. Başımda bir kalabalık toplanmaya başladığında o an patlayacak gibi olduğumu hissediyordum.

Ve patladım da... O an öyle bir çığlık attım ki başıma toplanan kalabalığın birkaç adım gerilediğini fark etmiştim. Herkes şok olmuş gözlerle bana bakıyor kimi sesime kulaklarını kapatıyordu. Hepsinin aklındaki senaryo farklıydı. Kimi benim bir fahişe olduğumdan şüpheleniyordu,  kimi tecavüze uğradığımdan şüpheleniyordu ve kimi acı bir kayıp yaşadığımı düşünüyordu belki ama hepsinin eylemi ortak bir noktada buluşuyordu. Bir kadının çığlığına kulaklarını kapatıyor, başlarını başka tarafa çeviriyor yaşadığım yıkımı görmekten kaçınıyorlardı. İnsanoğlu hiç değişmiyordu.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin