Bölüm 66 : DEĞİŞEN KADER

2.3K 320 1K
                                    


Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)

Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.

İnstagram : hilaleasar

Bölüm Şarkısı/-ları : Madrigal - Seni Dert Etmeler , Patrick Hamilton - Find Your Way Home

Çok öptüüüm ♥

Lütfen Oy vermeyi ve Yorum yapmayı unutmayın aşklar.

Bu aralar oy sayısı anlayamadığım bir şekilde düştü. Üzülüyorum 🥺

Keyifli Okumalar...

Sınır : 1000 yorum

Ne zaman öleceğimizi bilmiyorduk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Ne zaman öleceğimizi bilmiyorduk. O yüzden de sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyorduk dünyayı. Oysa ölüm, insan hayatında bir defa yaşanan bir şey değilmiş. Onu öğrendim. Ben defalarca kez öldüm. Beni düşmanım değil, sevdiklerim öldürdü.

Beni yabancı değil, içimdeki değerler öldürdü. Ellerinde hançer taşıyan tüm katillerimi sevmiştim.

Babamın suçlandığı zamanlarda ilk darbemi yedim. Ardından Kuzey'in ölümü... Kamer'in benimle bile iletişimini kesmesi... Avcı'nın kollarında babamın kokusunu aldığımı dşünmem... Savaş'ın meğer hayatımın en başından beri merkezinde olması...

Ve Egemen... Herkes öldürmüştü belki beni ama Egemen öyle değildi. Egemen beni yaşatmaya çalışırken öldürmüştü. Tek bir bakışıyla yıkmıştı beni.

Saç kurutma makinesinin saç diplerimi yakmasını umursamadan sessizce karşımdaki banyo aynasına bakıyordum. Dışarda beni bekliyorlardı biliyorum. Ama ben Egemen'le yüzleşmekten ilk defa kaçtım. Kendimi duşa atmıştım ve dakikalarca kaynar suyun altında tenimin yanışını hissetmeye çalıştım. Hissedememiştim. Savaş'ın elleri geldi gözümün önüne. O anlattıkça o kadar çok acı çekmiştim ki bana yaşattığı acıyı biraz olsun görmezden gelebilmek adına kendi canını yakmıştı. Görmezden gelmek zorundaydı çünkü beni görürse canımı acıtacak o gerçekleri yüzüme anlatacak gücü kendisinde bulamazdı. Ve ben... Bunu bildiğim için bir kez daha acı çektim kendi içimde.

Yüzüm acıyla buruşurken dakikalardır son ısıda olan saç kurutma makinesini başıma doğru tutmaya devam ettim. Savaş da duşunu almış ve üzerini giyinmiş bir şekilde kapağı kapalı klozetin üzerinde otuyor ve olduğu yerden sessize bana bakıyordu.

"Yeteri kadar canın yanmadı mı?" dedi hafif nemli saçlarıyla yüzüme bakarken. Uzun dakikalar boyunca saçlarıma bu kadar çok ısı vermem hoşuna gitmese de sanki buna ihtiyacım varmış gibi bir süre bir şey demeden oturmayı başardı. Sesi durgundu ama sesinin altında bir yerlerde bunu artık yapmayı kesmemi söylüyordu.

PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin