Yorumlarda geleceğe dair Spoiler yazmazsanız sevinirim. Lütfen başka okurlardan da Spoiler istemeyin. (Başka okurlara saygı duymamız açısından bu benim için oldukça önemli. Beni kırmayacağınızı biliyorum. ♥)
Bana İnstagram hesabımdan da ulaşabilirsiniz. Orada aktif oluyorum ve sizlerle daha samimi bir ilişki kurabiliyorum. Oraya özel paylaşımlarımız var.
İnstagram : hilaleasar
Bölüm Şarkısı/-ları : Sappheiros -Escape
Çok öptüüüm ♥
Keyifli Okumalar...
Sınır : 1000 yorum
Kader ve düzen sanki Ying ve Yang gibi birbirine girmiş fakat hiç karışmamış gibilerdi. Ying ve Yang felsefesine göre her iyinin içinde bir kötülük, her kötülüğün içinde bir iyilik barınıyormuş.Kader, bana iyiliğin olduğu yerde kötülüğün daima var olacağını öğretti.
Düzen, bana kötülüğün olduğu yerde iyiliğin hiçbir zaman galip gelemeyeceğini öğretti.
Şimdi ben bu durumda nerede oluyordum?
Düzene ayak uydurmak zorunda kalmış bir köle miydim? Ya da kadere boyun eğen fakat her fırsatta yaptığım hareketleri bir tokat gibi yüzüne yiyen taraf mı oluyordum?
"Arabaya bindiğimizden beri hiç konuşmuyor Savaş."
Tüm bu soruların cevabını biliyordum ben.
"Şokta sanırım."
Önce dedemler, sonra babam ve annem. Kuzey, Akın, Egemen ve Kamer... Hayata sınanmak için gelenlerden olmuştuk.
Hayır... diyerek düzeltti iç sesim beni.
Bu hayata savaşmak için gelmişsin sen Umay.
"Sanmıyorum. Ağlamıyor bile. Gözlerine bir bak Savaş. Onu hiç bu kadar güçlü görmemiştim."
"O her zaman güçlüydü Egemen. Sen sadece yeni fark ediyorsun."
"Hayır... Şimdi daha farklı biri gibi." dedi sessizce.
Savaşmak için...
Gözlerim garip bir şekilde bana bakan gözlere, karşımda oturan adamlara döndü. Egemen'in suratı gergin fakat gözleri fazlasıyla endişeliydi. Savaş ise sadece gergindi. Diğer tüm duygularına bir maske takmış gibi sessizce bana bakıyordu. İçimdeki ses tekrarladı.
Savaşmak için Umay...
Bu hayata Savaş olmadan yola çıkmıştım. Ve içimden bir ses yine Savaş olmadan bitireceğimi söylüyordu. Herkes personasını düşürmüştü. Herkesi en çıplak haliyle görmüştüm. Onlar ayaktalardı. Ama ben... En çıplak olduğu düşündüğüm anda bile içimdeki boş tabutlardaki bir duyguyu gizlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERSONA'NIN DÜŞÜŞÜ
Aksi***MİNİ GİRİŞ BÖLÜMÜNÜ KESİNLİKLE OKUYUNUZ. Ben içimdeki şeytanı öldürmüş bir zebaniydim belki ama o... O, şeytanın cennetten kovulmamış ilk hali gibiydi. Öylesine zarif, öylesine güzel, ve de öylesine yalan... Dudakları açıkta kalan boynuma küçük...