Selam. Geç geldik ama bu bölümü yazarken kafam çok dağıldığından parça parça tamamlamak zorunda kaldım. İçeride her türlü duygu bulunabilir, uyarı.
Biraz da TikTok'taki videolardan esinti vardır, bir arkadaşımın fikriydi, bizimkiler de yaptı sayılır, okuyun bakalım.
Beğeni ve yorumlarını eksik etmeyin. Keyifli Okumalar. 😍
Sezen Aksu-Ben Sende Tutuklu Kaldım
"Eee n'apıyor seninki?"
Damla'nın seslenmesiyle başımı kaldırdım. Gözlerim önümdeki tabaktayken neler neler düşünmüyordum ki? "Bana mı diyorsun?" Son on beş dakikadır ikili konuşuyorduk gerçi, o da beni bıkmadan onayladı.
"Eee herhalde, kiminle konuşuyorum ben?"
Kafam dalgındı diyordum. Bilin bakalım neyle? Tabi ki de Gölge'nin bir anda nüksetmiş oyun aşkıyla. Aradan bir hafta geçmişti. Hastanenin yemekhanesinde her zamanki gibi oturuyorduk. Önümdeki kaşarlı, soslu makarnadan bir çatal alıp ağzıma tıktım. Başlarda iştahım kesilir sanmıştım ama yok, ne kadar sinirimi bozsa da bu oyun işi yüzünden aç kalamayacaktım.
"Bilmem. İşe bile gitmedi bugün biliyor musun, kesin evde oyun oynuyordur." Böyle diyordum ama onun düşüncesinin altında yoğun kar yağışıyla, mekanlara kimsenin gelmeyeceği düşüncesi vardı. Adam kendine kafa tatili vermişti, hatta çalışanlarına bile izin vermişti, sadece ben çalışıyorum diye kıskançlık da yapıyor olabilirdim. Elimde olsa onu buraya bile getirirdim. Bana bunu, yani geçerli nedenini belirtmişti ama ben lafları, bedenimin altta kalan bir yerlerinden anlama konusunda; son bir haftadır uzmanlık kazanmıştım! Yani doktorluk kariyerimde yükselmediğim kadar yükselmiştim işte!
Damla, diğer doktorları ve hemşireleri umursamadan yüksek sesli bir kahkaha attı. Onun yerine ben oturduğum yerde dikleşmiş, etrafa bakışlar atmıştım. Neyse ki birkaç kişinin saliselik bakışları harici üzerimizde göz takılı kalmamıştı. Açıkta bir şeyimiz yoktu sonuçta böyle gülmesini istemiyordum. "Kızım akışına bırak ya, sen de ne heveslisin kendi kendine kurulmaya."
Biraz hevesli olduğum doğruydu şimdi yalan yok, bütün sorun benden de kaynaklanıyor olabilirdi ama Gölge'nin ilgisi bir anda minimum düzeye indiğinde attan düşmüşe dönmüştüm. Yani ölmeye yakın gibi bir nevir dönmesiydi bu. Benim için!
"Hayır hiç de bile. Sen evinde koltuğa gömülmüş oyun oynayan bir sevgili düşün bakayım, kim haklı anlarsın?" Damla benim ciddiyetimi fark etmiş gibi biraz yumuşadı. Bugün ne yaparsa yapsın ona kızgın olamazdım zaten, o da eğlencesini bulmuş gibi benimle eğleniyordu işte! Ona kızamazdım çünkü ben ne kadar dalga geçme amaçlı alsam da, yılbaşında ona aldığım, kırmızı kışlık elbiseyi giymişti bugün. Ve elbisenin üstünde birden çok ren geyikleri vardı. Onun özgüvenine hayrandım ve kendi de bunu başarıyla kullandığından, sabahtan beri onu görenlerin çok tatlısın, yorumlarını duymak beni şaşırtmamıştı. Hatta hastalanıp gelen çocukların bile gözdesi olmuştu. Onu görenler ağrılarını unutuyor gibi hipnoz oluyorlardı, Damla da iğneyi totolarına sokuveriyordu!
Bunda sarı saçlarına montelediği yine geyik boynuzlu figürlerin de etkisini yok sayamazdım! Ben bunu yapsam şaklaban olurdum o gözde olmuştu! Oysa ben de dalga geçmek için almıştım bu elbiseyi ona. Sadece evde, kendi aramızda giyer falan sanıyordum.
Ah, karakterler gerçekten insanın üstüne bir zaman sonra yapışıp kalıyordu. Onun eğlenceli yapısından her şey beklendiğinden, kimse yadırgamamıştı tabi. Çok daldığımı onun bana bir şeyler söylese de başını kaçırdığım kısmı duyamayınca anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEZÂ
General FictionTolstoy: Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir, der. İki noktada da haklıdır. Ben de tamamen duygularımın esareti altında, yeni bir yolculuğa çıkmış, yolculuk boyunca sızlayan vicd...