♧57♧ 50.YIL

762 44 12
                                    

Selamlar, keyifler nasıl?

Irmak Arıcı-İlle de Aşk

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin, bekliyoruuumm. Keyifli Okumalar :)

Özenle süslediğim masaya, çatal ve bıçakları yerleştirirken, elindeki salata kasesiyle salona giren Damla'nın laf sokma çabalarını da anlayışla karşılıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Özenle süslediğim masaya, çatal ve bıçakları yerleştirirken, elindeki salata kasesiyle salona giren Damla'nın laf sokma çabalarını da anlayışla karşılıyordum. Bu döngü yaklaşık on beş dakikadır durmaksızın devam ediyordu. Bir nevi karşılamak zorunda bırakılmıştım.

"Ya insan, aynı şehirde yaşadığı en yakın arkadaşının evine de aylar sonra gitmez, anlıyor musun beni? Mantıksız yani!" Sakin tutmaya çalıştığım bir sesle cevapladım onu. Bir yandan da kadehleri diziyordum.

"Anlıyorum bebeğim, haklısın ama araya girenleri biliyorsun." Yeşil gözlerini hiç laftan anlamayacakmış gibi bir dikkatle bana çevirdi.

"O bir ayı es geç Mihre de, öncesinde ne diye gelmedim ben? Konu birkaç kere üstünkörü geçildi, devamı gelmedi." Dudaklarımı büzdüm.

"Ne bileyim kızım çalışıyordum? Çalışıyordun, hepimizin farklı meşgaleleri vardı."

Tabağı ortaya bıraktıktan sonra, masanın kenarına geçip, ortada durup durmadığını kontrol etmişti. Takıntılı manyak! Sitemini yarı yarıya haklı bulduğumu söylemeden geçemezdim. Ama ben de dediklerimde doğrucuydum. Çalışırken geçen saatlerden sonra evde, büyük hazırlıklarla misafir ağırlamak gibi bir düşüncem olmuyordu. Daha çok Gölge'yle akşamların bize kalmasını istiyor, o ara daha yoğun olan çalışma hayatımızın bitaplığını, baş başa ve yalnız kalarak geçirmeyi tercih ediyorduk. Ailemin bizi öncesinde bilmemesinin verdiği bir adapte olamama sorunu da vardı tabi. Ama şimdi hepsi geride kalmıştı. Ve biz de ilk iş bir yemek ayarlamıştık işte.

Hafta içleri de birkaç gün dahil olmak üzere, hafta sonu gibi geçmişti. Yani bize öyle gelmişti. Gölge'yle tam tatil havasındaydık. Mevsimin kışa yaklaşması, havanın buz kesmesi bizi ırgalamıyordu. Yaz olsa belki yapabileceğimiz aktivite sayısı artardı ama bir şekilde yapacak bir şey illa buluyorduk. Evin içinde, dışarıdan saklanabiliyor gibi özgür ve ikimiz de oldukça huzurluyduk.

Nihayetinde cumartesi günü için de, Damla'nın önerisiyle, kendini bize davet ettirmesiyle diyelim, yine tam takım bir akşam yemeği ayarlamıştık. Bugün onun nöbeti yoktu. Çalışmayınca da haliyle, evde tek başına sıkılıp bana sarıyordu. Dışarı çıkalım demişti başta ama sonra aklına daha iyisi gelmiş gibi evde buluşma meselesini bulmuştu. Bugün de öğleden sonra hazırlıklarda yardım etme amaçlı, evimize erkenden gelmişti. Maksadının kız kıza dedikodu olduğunu herkes anlayabilirdi. Erkekler, işlerden dolayı bize yemek saatinde ancak katılacaktı. Biz hazırlıklarla onları beklerken de kendimi bambaşka biri gibi hissediyordum. Böyle evin içinde misafir ağırlamak, sanki işten gelen kocasını bekleyen bir ev hanımı profilini andırıyordu zihnimin derinliklerinde.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin