♧42♧ KUTLAMA

1K 50 3
                                    

Yoğun bir bölüm olmanın etkisiyle, YETİŞKİN içerik olabilir. Uyarayım. 😆

Ayçin Asan- Hastayım Sana

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin. 😍

Keyifli Okumalar :) 

Ertesi gün izin almak gerçekten bana iyi gelmişti. Pencereden içeri sızan sonbahar güneşi yüzüme vurduğunda, hemen gözlerimi açmıştım. Sanki hastaneye geç kalmışım gibi bir his beni yoklamıştı ama gerçeği idrak ettiğimde yüzümü buruşturdum. Hem izin kullanmayayım diyordum, hem de ne belalı bir şeysem kullanmadan duramıyordum. Daha doğrusu habire bir sorun çıkıyordu. Ama hapşuruk krizlerine girmişken, bir başladım mı en az dört kere hapşurmadan bitiremeden, şiş bir boğazla da değil hasta tedavi etmek ayakta bile duracak gücüm yoktu. Tüm hastalıkların üst üste gelmesi de cabasıydı. Gölge'yle sorunumuzu şimdilik çözmüştük. Bir iletişim krizine daha girmediğimiz sürece bu konu tartışmalarımızın ana fikri olmazdı artık. Başka türlü de hiçbir konuda tartışmak istemiyordum zaten ama her ilişkideki gibi illa anlaşamadığımız noktalar oluyordu. Hatta bıraksalar bizi, en ufak şeylerden de kavga konusu bulurduk ama duygusal bağ, bizim kendimizi törpülememize yol açıyordu. Zıt karakterlerde olan herkesin sağlıklı bir ilişki yürütebilmesi de buradan kaynaklanıyordu herhalde.

Sabaha kadar serumun etkisi gidince, yine belimden ve kasıklarımın üstünden dürten kramplarla ayıldım. Etim nerede, kemiğim hangisi birbirine karışmıştı sanki. Yataktan kalkıp, banyoya gitmek bile zor geliyordu. Ama hastalığı vücudumdan atmak için normal olarak, sırtımı da yakan sert gövdenin etkisiyle su gibi terlemiştim. Ensem yapış yapıştı. Evin içi de sıcaktı, Gölge galiba üşüdüm diye yakmayı düşündüğüm kombiyi de çalıştırmıştı. Zaten gece boyunca birkaç defa uyanıp beni kontrol etmişti. Uykum ağır bassa da alnıma ve boynuma ateşimi ölçmek ister gibi her dokunuşunda, nedeni belirsiz bir şekilde ben de uykumdan ayılmıştım. Ağrılarla derin uyuyamamış olmalıydım.

Sabahına zor da olsa kalkıp sıcağa daha yakın bir duş almaya karar verdim. Ben yatakta yanından sıyrılmaya çalışırken Gölge de uyanmıştı. "Nereye?"

Omzumun üstünden ona baktım. "Duş alacağım, sen uyu."

Gözlerini ovuştururken, ayılmak ister gibi silkelendi. Benden daha rahatsız bir uyku uyuduğunu da zaten biliyordum. Sabaha karşı tam dalmış olmalıydı. Onda da ben uyanıp yine uyandırmıştım. Zaten hep öyle olurdu. Dudaklarını ıslattı. Bakışlarım sabah akşam, ağrı sancı dinlemeden oraya kaydı. "Yardım edeyim."

"Hayır, tabii ki."

Dirseğinin üzerinde doğruldu. Yatakta onun tarafında olan elimi yakaladı.

"Hadi ya." Kızmıyordum. Aksine ben de onu özlemiştim ama ayda birkaç gün de ayrılıktan ölmezdi. Gülerek ayağa kalktım. Ama gülüşümün birazı da ağrılar yüzünden sahteydi.

"Gölge!"

Çabuk pes etti. Çünkü bu konuda kazanan ben olacaktım. Ne kendisini ne de beni yormasına gerek yoktu sabah sabah. Dolabımın yanına gidip, yanıma gerekli eşyalarımı aldım. Ben banyoya yürürken ardımdan bakmakla yetindi. Kapıyı açıp içeri girmeden omzumun üzerinden ona dönüp dil çıkardım. Bana onu kudurtmak için yaptığım bu hareketi bildiğinden alev alev baktı ama umursamadan içeri girip, kapıyı da kilitledim. Üzerimdekileri çıkardım. Kirli sepetine attım. Suyun sıcaklığını ayarlayıp, altına girdim. Sakin hareketlerle, çok uzun olmayan ama beni biraz rahatlattığını ve üzerimdeki kırgınlığı aldığına inandığım bir duş aldım. Bornozuma sarınıp, üzerimdeki ıslaklığı kurularken buğulanmış aynayı silip kendime baktım. Yanaklarım kızarmıştı. Fazla sıcak olmuştu herhalde bu sefer de bunaldığımı hissettim. Zaten bir yanıp bir donmak normaldi. Saçlarımı havluyla sıkıca sardım. Üzerimi banyoda giyindim. Dizlerime kadar gelen bol bir şort giymiştim. Salaştı ve rahattı. Ben yine kalın giyinmek konusunda akıllanmazdım. Üzerime de Gölge'nin bol bir siyah tişörtünü giydim. Yanımda bu kıyafeti getirdiğimin farkında değildim ama dolabımda eşyaları var olduğu için, birbirimize her konuda olduğu gibi kıyafetler konusunda karışmamız da normaldi.

LEZÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin